07-02-2007, 14:26
|
#41 |
| Guest | Terakki adab-ı milliyenin muhafazasıyla temden ulüm ve fünun ve sanayiye vukuf ile olur. Biz Avrupa’nın fünun ve sanayi müterakkiyesini bırakıyor, ahlakımızı bozan adet-i şuhanesini alıyoruz. Parisli gibi giöymek, gezmek, yaşamak istiyoruz. Bu adet-i milliyeye tevafuk eder mi? Böyle yapacağımıza Avrupalı gibi ulum ve fünun ve sanayiye çalışarak terakki etsek ve onlara olan ihtiyacatımızı bertaraf eylesek daha ala ve mucib-i muhassenat-ı bi-intiha olmaz mı? Fahrunnisa Hanımefendi’nin onuncu nüshadaki makalesini okuyunca şevk-i tabii ile karaladığım kıta: Aferin sad aferin ey hame-i Fahrunnisa: Oldun hakkıyla musaverdin-i İslamiyeti ............ binen zamana karş cidden sözlerin Öyle bir seyf-i şeriattir ki vardır heybeti Mektube-i Makam seraskeri beyefendinin hamşerizadeleri Darul Muallimat Muavenelerinden Alafranga Terbiye Onuncu nüshada Fahrunnisa Hanımefendi’nin yazmış olduğu makaleye karşılık olarak yazılmıştır. Onu destekler niteliktedir. Şöyle der: Bir kavmin efradından bulunan bir çocuk diğer bir kavmin terbiyesiyle büyürse o artık anasının, babasının oğlu olmaz. Mensup bulunduğu kavimden sayılamayacak derecede başkalaşır. |
|
| |