Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07-02-2007, 14:40   #94
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Lisanımızla söylediğimiz sözler umumu itibariyle düzgün olamayıp, kaideten önce söylenmesi iktiza eden kelimenin sonraya kalması yahut kelamı teşkil eden cümlelerin gayri muntazam yani kaide mucibince sırasına konulamamış bulunması gibi irtibatsızlıklar bir dereceye kadar reva görülebilir ise de ifade-i tahririyede o misüllü irtibatsızlıklara meydan verilmemek lazım geldiğinden kavaid-i lisaniyeye tevfikan tanzim olunarak okuyanların bila müşkilat anlaması temin olunmak iktiza eder. Zira ifade-i tahririyede (lakırtı edişimiz gibi) bir takım kara’in ve işarat-ı bedihiye bulunamayacağından yol ile anlatmak lazımdır. Mesela konuşurken (Canım hani şu şey yok mu?) dersem muhatabım olan zat benim ne demek istediğimi malumat-ı haliyesine binaen anlar. Lakin bu cümleyi aynen yazıp sözün ol.......... ahirini ve ne demek istediğini layıkıyla anlatmaz isem kimse bir şey anlayamaz.
Keza konuşurken (Geldi Ha’ce Efendi) diyebilirm. Çünkü adi lakırtı olduğundan intizam aramaya mecbur değilim. Fakat yazı ile bunu ifade edecek olursam söylediğim gibi yazamam. Kaidesine tevfik ile (Hace efendi geldi.) demeye mecburum. Çünkü (Hoca efendi) müptedadır. (Geldi) haberdir. Müptedanın haberden evvel yazılması ise kaidedendir.
İşte ifade-/i tahririyede bu misüllü intizamlar gözetiliyor. Binaenaleyh dikkat lazımdır. Bir de herkesin bilmediği ve kullanmadığı kelime velügatları kullanmamalıdır.
Çünkü öyle bilinmedik lügatlerla yazılan mektupları anlamakta güçlük vardır. Bana çok lügat biliyor desinler diye kulak işitmedik kelimeler yazmak fesahate münafi olduğundan memnusaddir, ki buna (Garabet) derler. Benaberin zebanzad ve menus olmayan lügatler kullanılmamalıdır.
  Alıntı ile Cevapla