Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07-02-2007, 15:47   #6
NuraN
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bugün, marksizm, üniversitede anılma hakkı kazanmış, Marx ve Lenin, yarışma sınavları programına girmiş bulunuyor. Sovyet felsefesine eğilen koca koca üniversite kitapları var. Ama, kırk yıl önce durum hiç de böyle değildi: Auguste Cornu, Sorbonne'da, genç Marx'ın fikirlerinin oluşumu üstüne bir tezi desteklerken, bir öcü gibi, hatta onmaz bir çocuk gibi görünmüştü. Georges Politzer'in felsefi çalışmaları, Auguste Cornu'nün araştırmalarıyla birlikte, felsefenin başlıca sorunlarını, diyalektik materyalizmin ışığı altında aydınlatmakta ilk önemli girişim olmuştur.

1929'da arıtıcı bir alevle haleli genç bir tanrıyı andıran kızıl saçlı filozofun Felsefi Bir Gösterinin Sonu: Bergsonculuku, resmi idealist düşünceye karşı bu ateş gemisini, ansızın suya indirdiği sırada, nasıl sağlıklı bir rüzgarın, akademik bataklıklardan tüten pis kokuları bir anda silip süpürdüğünü anlatmak güç bir şey. Savaş günlerine dek, Politzer, marksizmin bütün düşmanlarına karşı, kendi gözünde çağdaş rasyonalizmle kaynaşmış yenici polemiğini sürdürüyor, ve aynı zamanda büyük Descartes geleneğini çıkış noktası olarak alıyor, Fransız felsefe tarihinin ilerici geleneklerinin savunusunu görkemli bir biçimde üstleniyordu.

Politzer, psikoloji sorunlarıyla da çok yakından ilgilenmekteydi. Geleneksel idealist psikolojiye karşı, somut olarak adlandırdığı yeni bir psikoloji yaratma girişimini ona borçluyuz. Başlangıçta, psikolojik işlevleri ayrı ayrı dergilerde, canlı insanı bütünüyle inceleme eğiliminden ötürü kendisine çekici gelen Freud'un psikanaliz yönteminin bir ölçüde etkisine girmişti. Ama çok geçmeden, 1928'den sonra, fröydcülükte kabul edilmez yanlar olduğunu kavradı ve Pszkolojinin Temellerinin Eleştirisi adlı yapıtıyla bu akımdan ayrıldı. Kişiliğin toplumsal değerini belirtmek konusunda Politzer'in gösterdiği çaba, kendi çalışmalarına psikolog değeri kazandırdı.

Cherbourg lisesinde, sonra Evreux lisesinde, en sonunda da Saint-Maur lisesinde dersler verdi. O arada, Fransız Komünist Partisi belgeleme merkezini kurmuş ve yönetmeye başlamıştı - büyük bir tutkuyla yapıyordu bu işi, öyle ki, orada, bazan sabaha kadar çalışıyordu. İktisatçı oldu. l'Humanite'deki yazıları, gittikçe genişleyen bir okur kitlesi tarafından izleniyordu.
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla