İçerik çözümlemesine getirilen eleştiriler Berelson (1954, aktaran, İnal 1996) içerik çözümlemesini “İletişimin belirgin (yazılı/açık) içeriğinin objektif, sistematik ve niceliksel tanımlarını yapan bir araştırma tekniğidir.” şeklinde tanımlar. Metinleri yapılanmış bütünler olarak değil de, sayılabilir birimlere ayırarak ele alan içerik çözümlemesi, kuramsal ve yöntemsel sorunları da beraberinde getirmektedir. Chandler (1999, aktaran İrvan 2000)’e göre bir metinde en sık tekrarlanan birimin en önemli ya da en anlamlı birim olduğunu savunmak için hiçbir neden yoktur, çünkü metin yapılanmış bir bütündür. Köşe yazarlarının, demokratik değerleri ne oranda benimsediklerine ilişkin bir araştırma yapıldığını, sınıflandırma birimi olarak da demokrasi, çoğulculuk, liberal haklar ve kişi özgürlükleri, katılım vs. gibi sözcükler seçildiğini varsayalım. Bu sözcüklerin metin içersinde kaç kez kullanıldığının sayılması, yazarlarının demokratik katılımcı değerleri benimseyip benimsediklerine ilişkin anlamlandırma sürecini yansıtmaz. (İnal 1996) Bir başka eleştiri, kategorilerin hazırlanma sürecinde, araştırmacının öznelliği konusundadır. Mc Quail (1983, aktaran, ;İnal 1996) uygulamadan önce bir kategori sistemi inşa etmenin, araştırmacının içeriğe bakmaksızın, kendi anlam sistemini empoze etme riskini taşıdığını, anlamı özgün metinden bütünüyle farklı olan yeni bir metnin ortaya çıkma riski bulunduğunu belirtmektedir. Bunun dışında kategorileştirme işlemi başlı başına sorunlu bir süreçtir. Örneğin İnal’a göre (1996) bir lise cinayeti hem olumsuzluk, hem beklenilmedik, hem beklentilere uygunluk hem yakınlık kategorilerine girebilir. |