08-02-2007, 12:41
|
#13 |
Guest | “Televizyon reklamları, özellikle çocukların tüketim eğilimlerini önemli ölçüde etkilemektedir. Televizyon reklamlarının cazibesi, çocukların çikolata-şekerleme cinsi yiyeceklere karşı olan ilgisini ve bunları tüketme isteğini daha da arttırmaktadır. Baş döndürücü görüntü ve ses efektleri ile reklamları yapılan böylesi yiyeceklerin, çocukların sağlıklı ve dengeli beslenmeleri bakımından pek fazla değerli olduğu söylenemez. Beslenme değeri çok az ya da hiç olmayan bu tür yiyeceklerin aşırı ölçüde tüketilmesi, çocukların dengesiz beslenmesine ve onlarda iştahsızlığa neden olmaktadır. Bu durum ise, sağlıklı bir fizyolojik gelişim için hayati önem taşıyan ve çocukluk çağında bol miktarlarda alınması gereken, besin değeri çok yüksek sebze-meyve gibi yiyeceklerin yeterince tüketimini engellemektedir. Öte yandan çocuğun, saatler boyunca ekran karşısında hareketsiz kalması da, yine çocukların fizyolojik gelişimlerinin sağlıklı bir doğrultuda gerçekleşmesini engellemektedir. Bu aşırı hareketsizliğe ve yetersiz spor etkinliklerine, dengeli ve sağlıklı olmayan beslenme alışkanlıkları da eklenince bir takım fiziki gelişme bozuklukları; kas, sinir ve iskelet sistemlerinde, söz konusu nedenlere dayalı bir takım işlev ve gelişim bozuklukları sıklıkla ortaya çıkabilmektedir. Özellikle Amerika Birleşik Devletlerinde ve bazı batı Avrupa ülkelerinde, diğer bazı etkenlerin yanı sıra yukarıdaki nedenlerle yakından ilişkili olarak ortaya çıkan ve “obesity” olarak adlandırılan “aşırı şişmanlık” rahatsızlığı, çocuklara yönelik olarak toplumun genelini tehdit eden bir sosyal hastalık boyutlarına ulaşmıştır. Bu durum, sosyal-ekonomik ve siyasi açıdan gelişmiş ülkeler arasına katılma mücadelesi veren ülkemizde henüz, yukarıda sözü edilen ülkelerdeki gibi toplumun genelini tehdit eder bir boyuta ulaşmamıştır. Bununla birlikte çok uzak olmayan bir gelecekte obesitenin, ülkemizde de sosyal bir hastalık konumuna ulaşma riski bulunduğunu vurgulamak gerekir.” [1] |
| |