Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08-02-2007, 16:37   #12
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Özellikle bu durum, sosyo ekonomik yapının hızla değiştiği ancak ekonomik gelişmenin aynı hızla gitmediği ve bu nedenle, bu değişmenin gerektirdiği yapılanma içinde özellikle bu değişimden dolayı durumları sarsılan eski sosyal sınıfların, endişe ve istemlerini duyurabileceği katılımcı ve bölüşümcü bir demokratik kurumlaşmanın yeterince oluşamadığı ülkelerde daha da önem kazanmaktadır. “Alışılageldikleri toplumsal kurumların değişmesi, inana geldikleri değerlerin anlamını yitirmesi, anlamsızlık ve güvensizlik duygusunu pekiştirir insanların,Şimdiye dek alıştıkları yaşamlarına anlam ve yön veren, onlara davranışlarında başvuru çerçevesi oluşturan inanç, değer ve kurumlarıyla bir yaşam biçiminin değişmesi milyonlarca insanı rahatsız edecektir. Sürekli ekonomik bunalımda toplumda yaygınlaşan tedirginliği ve güvensizliği besliyor. Hele bu bireyler kurulan yeni dünyanın taleplerini karşılayacak beceri, bilgi ve ekonomik işlevlerle ya da fırsatlarla donatılmamışlarsa” (Ergil 1980: 53-61-117).
Yine söz konusu ülkelerde, değişimi ve dönüşümü gerçekleştiren iç dinamiklerin yaratılması mümkün olmadığından, bunu belirleyen güç, dış dinamikler ve dışardan ithal edilen ve dışsal öğelere bağlı bir yaşam üslubunun kendisi olmuştur. “Bu ülkelere, ekonomik gelişme hızlarını aşan bir tempo ile ihraç edilen bu yeni hayat tarzı, geri kalmış ülkelerin içinde egemenlik ilişkilerini sürdürmeye yaradığı için, yerli egemen sınıflarca da ekonomik alanda yaratacağı çeşitli sorunlara rağmen karşı çıkılması olanaksız bir zorunluluk olarak kabul edilmektedir”(Oskay 1992 a: 252).
  Alıntı ile Cevapla