Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08-02-2007, 16:37   #14
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bunun altında, toplumsal statü ve konum atlamanın, ekonomik boyutunu yükseltmenin, başarı ve güvenlik duygusunun yarattığı beklentilerden, varolan realite içinde yoksun bırakılmışlığın getirdiği yaygın engellenme duygusu yatmaktadır. “Hızlı toplumsal değişme özellikle yoksun kimselerin beklentilerinin, olanaksızlık ya da başkalarınca, bunların beklentilerini elde etmelerine ısrarla karşı çıkılması durumunda, işe daha da ciddiyet kazandırmaktadır. Yaşamın isteklerine yanıt verme olanakları sınırlandırılmış olan ve daha başka çözüm de göremeyenler, sonunda, şiddete başvurmaktadırlar. Şiddet, onlara toplumda çok yüksek değer kazanmış nitelikler olan başarının, yükselmenin ve statünün bir seçeneği, hatta tek yolu olarak gelebilir”(Halloran 1983: 63-84)
Anonimleşen toplumsal ilişkilerin oluşturduğu sınıflı bir toplumsal yaşamda, sistemin etkinliği açısından bireye yüklediği ve benimsettiği konumun ve rollerinin icrasının sağlanması, diğer yandan, varolan toplumsal konumdan dolayı duyulan rahatsızlıkların ve kırgınlıkların doyumunu, işlik dışı yaşam alanlarda sistemin yarışmacı ve tüketim etiği içinde av-avcı, ezen-ezilen insan ilişkilerine dayalı olarak arayan hırslı, acımasız tek tek bireylerin yaratılması ve de yabancılaşmayı ve şiddeti temel alan bu toplumsal ilişkilerin misti fiye edilmiştir. Bir olgunun, nesnenin, bir ilişkinin gerçekliğinin algılanmasını anlamı bakımından bozma, çarpıtma; görünümünü bulanıklaştırma bir kurgusal replikasının verilmesi, sonuçta; özellikle toplumsal konumlarını değiştirme umutları olmayan orta ve alt-orta sınıflarda, değiştirilmeyen varolan realiteden doğan husumetin, toplumsal realitenin diğer kurbanlarına yönelmesine ve onlar üzerinde şiddet kullanımı yanında, daha güçlü olanların veya iktidarı elinde tutanların şiddet uygulamasının meşrulaştırılmasına ve böylesi bir toplumsal realitenin normalizasyonuna ve içselleştirilmesine yol açmaktadır. Böylesi bir ortamın oluşmasında, hem kendi toplumsal konum ve varoluşunun gerektirdiği biçimde bilgilenmenin, hem de benzer konumdaki insanlarla iletişimin ortadan kalkmasının ve böylece, kendi sorunlarına şiddete dayalı çözümler dışında getirebileceği bir alternatif toplumsal realiteyi gerçekleştirebilecek bir bilince sahip olmasının olanaksızlığı yatmaktadır. Çünkü; “ İletişim bombardımanından söz edilen, modern zamanımızda insanların kendi sorunların çözümünün toplumsal yapıdaki değişikliklere bağlı olduğunu anlamalarını kolaylaştıracak içerikte hayata, kendi konumlarına benzer konumdaki diğer insanlara ilişkin iletişimin ortadan kalkmış bulunuşudur. Kitle iletişim araçlarının bu denli çoğaldığı, hayatımızın her alanını bu denli kapladığı günümüzde görebildiğimiz, izleyebildiğimiz, öğrenebildiğimiz hayatın gerçek yüzü değil de, onun sistem açısından yapılmış kurgusal bir replikası ise; sokaklarımızdaki binaların duvarlarından tutun da, odalarımıza dek her yanımızı dolduran iletiler gerçek bir iletimden çok bir gürültünün serpintileri ise yaşadığımız, kabullendiğimiz bugünkü hayat tarzımızı yeniden değerlendirmemiz gerekiyor”(Oskay 1992 b: 32-112-113).
  Alıntı ile Cevapla