Bir başka deyişle; “şöyle yakınımızdaki yahut uzağımızdaki çeşitli toplumsal, politik olguları, bu olguların belirli bir tarihsel süreç içinde ve kendisinden önceki olayların etkisiyle kendisinden sonraki olguları da etkileyecek bir potansiyelle oluştuklarını; insan müdahalesiyle önlenebileceklerini, yönlerinin değiştirilebileceğini söylemeden, devamlı olarak menfi olayları yansıtması, haber olarak bunlar arasında nedensellik ilişkilerini görecek bir semantik yapılanmaya hiç özenmeyen bir söylem biçimine dayanmasından ileri geliyor”(Oskay 1985: 72.). Özellikle şiddet içerikli haberlerde, olay üzerinde yoğunlaşarak, olaydaki nedensellik bağlarını göstermeyen, suçun ve şiddetin onu yaratan toplumsal sistemle olan ilintilerini göz ardı edecek bir biçimde, bütün kötülüklerin ve şiddetin hemen yakınımızda olduğunu hissettiren ve varolan reel hayatın işleyiş mantığını, felaketlerden çıkarsamak durumunda bırakan ve bu sorunların aklımızın ermeyeceği, gücümüzün yetmeyeceği bir boyutta olduğunu veren ve çözümün de, “Dünya işleri karışık, bırak erbabı halletsin” şeklinde “yönetim” görevi üstlenmiş profesyonel kadrolara bırakmamız gerektiğini magazin söylemine dönüşmüş bir sunumla söyleyen gündelik gazete ve kitle iletişim araçları karşısında insanlar, “birçok soruna bir anda ve kökten çözüm bulunacağını (“Birkaçını sallandırdın mı bak nasıl düzelir o zaman”, “Bu kadar suç ve suçlu ile dolu toplumda düzeni korumak için kurunun yanında yaş da yanacak, tabii” şeklindeki söylemler, bu durumun pek uzakta olmadığını gösteren birkaç örnekten biri) ileri süren radikal siyasi hareketlerin “müşterisi/kitlesi/tabanı” olmaya yönelmektedir. Kitlelerin demokratik örgütlenmelerden yoksun yaşamaya alıştığı bu tür radikalleşme genellikle, verili toplumsal sistemin demokratik değişim taleplerine karşı olağanüstü yöntem ve yönetimlerle korunmasını amaçlayan baskıcı siyasal hareketlerin toplumsal taban bulmasını kolaylaştırmaktadır. Magazin söylemine dönüşmüş gündelik gazete ve kitle iletişim araçlarının dünyayı ve hayatı tasvir etme biçimi ile, demokrasinin kendi kurumlarını kullanarak baskıcı olağanüstü yönetimlere geçmek isteyen demokrasi karşıtı hareketlerin siyasal söyleminin benzerliği bunu kolaylaştırmaktadır”(Oskay 1992 b: 84.). |