Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08-02-2007, 16:39   #25
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

“Yaşadığı toplumsal olgulara ilişkin gerçek anlamda bilgilenmeyi sağlayacak ve bunların nedensellik bağlarını anlamaya yarayacak olan açıklayıcı içeren haber ve habercilik anlayışı yerine, yorumsuz/factual habercilik anlayışı içinde kalarak ve olaylar üzerinde yoğunlaşarak, sürükleyici ve aktüaliteye dayanan ve zihinsel bir çabayı gerektirmeyen bir anlatım tarzının yeğlendiği söylem, zaten sorunlara belirli bir yaşam tarzının olağan saydırdığı bir bakış içinde bakan ve bunların çözümünün, toplumdaki değişikliklere bağlı olduğunu anlayabilecek bir bilgilenmeden uzak bir biçimde, bir yığın sorunla karşı karşıya kalan bireyin yaşamına da uygun üşmektedir” bilgileri (Kocabaşoğlu 1974/1976: 335-349).
Sonuçta, çevremizin ve dünyamızın sorunlarla, kötülüklerle ve şiddetle dolu olduğu hissini doğuran bu haberler, bir yandan, varolan realitenin kendisine verdiği husumetin bir boşalım alanını oluştururken, diğer yandan, av-avcı, horlayan-horlanan, ezen-ezilen şeklindeki insan ilişkilerine dayalı sistem mantığının de meşrulaştırılmasına yaramaktadır. “Haber dendiğinde olumsuzluk, sansasyon, karışıklık, çatışma, olay, kişi ve kazaların sorgulandığını görürsünüz. Bu da açıklama, yorumlama ve tarih pahasına yapılmaktadır. Sonuçta, ne alıyoruz? Belirli çerçevelerle sınırlanmış küçük şiddet parçaları. Kitle iletişim araçlarının yaptığı, şiddeti yatıştırmak yerine kızıştırmaktır. Çünkü, bu değerler sisteminin bir gereğidir. Elbette ki bu haber değeri sistemi, boşlukta gelip yerleşmemiştir. Gelişip yerleşmenin nedeni, içinde çalıştığı toplumun hizmetinde olmasıdır. Bunlar başarının yollarıdır ve başarı satış anlamını taşımaktadır. Başarı, satış, alan ve zaman demektir. Elbette gazetelerde alan ve zaman satmakta ve bunları artırmak için çeşitli formüller bulmaktadırlar. Haber değeri de buna göre ölçümlenmektedir. Elde edebileceğimiz, bu haber değerleri ölçeğinde, büyük ölçüde çarpıtılıp bozulmuş bir resimdir. Bir kez daha vurgulayalım ki; bu resim, toplumdaki şiddeti yatıştırmaya değil, kızıştırmaya yöneliktir”(Halloran 1985: 47-49).
  Alıntı ile Cevapla