Haberde yer alan bilginin, gerçek yaşamla olan ilişkisinin korunabilmesine ve böylece, olay ve sorunlara ilişkin gerçek bilgilenmenin sağlanabilmesine engel olan böylesi bir semantik yapının, günlük yaşamı şoklar şeklinde ve fragmanlara ayrılmış bir biçimde yaşayan insanların, söz konusu haberlerin yaşamla olan dolaylı ve dolaysız ilgilenimlerini kurabilmelerine ve kendi yaşam deneyimleriyle özümseyebilmelerine yol açabilecek bir eleştiriyel boyutu geliştirebilmelerine de engel olabileceği ortadadır. “Bu konuda kitle iletişim araçlarının en olumsuz etkisi, belki de günlük yaşamın her anını ve olgusunu seyirlik bir olgu haline indirgemesidir. Kitle iletişim araçları (hepsi olmasa da), kültürün duyarlı hale getirme işlevini törpülemiştir. Oysa günlük dramın seyirlik bir olgu haline indirgenmesi kadar tehlikelik bir şey olamaz. Ne yazık ki çağdaş iletişim sistemi bu bakımdan eleştiriyel duygunun parçalanmasına yol açmıştır”(Özkök 1985: 132). Yaşanılan realiteyi bu şekilde algılayış biçimine, olayın nedensellik ilişkilerini vermekten uzak bir şekilde, zaman ve mekan boyutunda gerçekliğin yeniden kurgulanarak, okuru yansıtma/özdeşleştirme gibi mekanizmalarla trajik ve dramatik bir hale getirilmiş olayın içine seyirci, dikizci durumuna sokan bu sunum şeklinin destek verdiği ortadadır” (Angın 1992: 117-121). |