Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08-02-2007, 16:46   #2
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bu çerçevede, bu araçların şiddeti bir davranış kalıbı olarak sunması, betimlemesi, öğretmesi ve bir anlamda telkin etmesi, şiddeti yoğun bir şekilde sunmasından değil, şiddeti temel almış varolan realitenin anlatılma biçiminden (basının haberi varolan realitenin etiğinin aynısını haklılaştırıp, meşrulaştıran bir biçimde sunması) kaynaklanmaktadır. Yabancılaşmaya, eşitsizliğe ve şiddete dayalı toplumsal hayatı bu görünümlerle algılamak ve bunlarla örülü bir dünyanın betimlemesiyle karşı karşıya bırakılmak durumunda kalan, varolan realiteye karşı alternatif bir realite oluşturulabilmesi mümkün olmadığından, böylece, söz konusu realiteyi olabilecek tek realite olar meşru sayması de gerçekleşmiş olacaktır. Böyle bir sunum şeklinin sistem açısından en büyük yararı, (özellikle kişisel değiştirmeye yönelik olan siyasal şiddetin dışındaki bireysel şiddet hareketlerinin) sistemin sürekliliğine olan katkısında yatmaktadır. “Türkiye örneği incelendiğinde iki tür şiddet uygulaması saptanabilir. Bunlardan ilk, terör (dehşet) öğesini de içeren siyasal şiddet eylemleridir. İkincisi, toplumun geleneksel sosyal kurumlaşmasından, ilişkilerinde kaynaklanan ve kültürel değerlerle beslenen şiddet eylemleridir. Kan davası ve namus cinayetleri (Gazetelerde incelediğimiz ve örneklerini sunacağımız bireysel şiddet olaylarının bazılarında şiddetin nedeni olarak kan gütme ve namus olgusunun gösterilmiş olduğunu söyleyebiliriz) bu tür şiddet eylemlerinin en iyi örnekleridir. Hedefleri özgül bireyler ve/veya da onların ailelerinin üyeleridir. Bunlar toplumun tümünü veya onun ekonomik veya da siyasal sistemlerini değiştirmeye yönelim eylemler değillerdir. Tam tersine, toplumsal yapı yerine, bireysel hedefler seçildiği için, sorunların asıl kaynağı olan toplumsal sistemin vücut yapısıyla sürekliliğine katkıda bulunurlar” (Ergil 1980: 53).
  Alıntı ile Cevapla