Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10-02-2007, 09:09   #21
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Öte taraftan Sévres antlaşması, Batı’da Yunanistan’ın kudretini arttırdığı için, İtalya’yı çok rahatsız bir duruma sokmuştu. Bu sebeple daha Sévres antlaşmasının imzalandığı gün, İtalya Parlamentosunda Dışişleri Bakanı Kont Sforza, “İtalya, Türk milleti gibi şanlı bir maziye ve tarihe malik bir milletin tahakküm altına girmesi ma’nasını tazammun edebilecek bir şekli hiç bir vakit kabul ve tasvib etmeyecektir. İtalya’nın arzu ettiği şey, Türkiye’nin hakimiyyetine, tamamiyyetine riayet etmek suretiyle iktisadi sahada Türklerle ma’nevi ve maddi bakımlardan işbirliği yapmaktır” demişti. Fakat Türk Kurtuluş Savaşı sırasındaki İngiliz diplomatlarının çoğu, “Helenizm’in idealleri ve Gladstone’un, Türklerle konuşulmaz yolundaki düşünceleriyle aşılanmış” oldukları için, Türkler hakkındaki duyguları olumlu değildi. Bu sebeple Kuvâ-yi Milliye’yi bir çete, Mustafa Kemali de çete başkanı olarak kabul etmişlerdi. Halbuki, yüksek rütbeli İngiliz askerleri bu görüşte değillerdi. Onlar Mustafa Kemal Paşayı çok daha iyi değerlendir dikleri için, İngiltere’nin çıkarlarını, onunla anlaşmakta buluyorlardı. Onun için askerlerle diplomatlar, Türkiye meseleleri üzerinde 1921 yılı başlarına kadar derin bir anlaşmazlık içinde kaldılar. Fakat bu tarihlerde İngiliz diplomatları da, çeşitli sebeplerden ötürü, Türkler hak kındaki düşüncelerini, lehde olarak, biraz daha değiştir diler ve Ankara Hükümetini de, “İstanbul Hükümeti yerine geçtiği ma’nasına alınmayacak şekilde”, bir kuruluş olarak dikkate almak lüzumunu duydular. Nitekim, İstanbul’daki İngiliz yüksek komiseri Rumbold, 20 Ocak 1921 de “...Mustafa Kemali bir çete reisi olarak görmek artık lüzumsuzdur,
  Alıntı ile Cevapla