Büyük Millet Meclisidir. Böyle olunca da “Türkiye ile ilgili bütün meselelerin halline memur ve her türlü dış ilişkilere muhatap ancak”, bu meclis tarafından kurulmuş bir hükümet olur. Onun için İstanbul’un hemen yapması lazım gelen “Vatanî ve vicdanî vazife”, Türk milletini temsil eden meşru’ Hükümet’in “Ankara’da olduğunu kabul ve ilan etmesidir”.... İ’tilâf Devletlerine gelince onlar eğer “Londra’da akdedecekleri konferans’ta şark meselesini” hak ve adalet kaidelerine uygun bir şekilde çözmek istiyorlarsa o takdirde doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetini Londra’ya davet etmelidirler deniliyordu. Mustafa Kemal Paşa’nın Sadrazam’a gönderdiği özel telgraf ise bundan daha ilginçti. O, bu telgrafında, birlik halinde hareket etmenin lüzumuna işaret ettikten sonra, Padişah’ın, Türkiye Büyük Millet Meclisini resmen tanıdığını i’lân etmesini ve İstanbul’un Ankara’ya katılmasını istiyor, bu tekliflerin kabul edilmemesi halinde ise Padişah’ın durumunun sarsılacağından korkulabileceğini ve bundan doğacak sorumluluğun da Padişah’a ait olacağını yazıyordu. Yine Mustafa Kemal Paşa tarafın dan 28 Ocak’ta gönderilen bir başka telgrafta, Padişah’ın Türkiye Büyük Millet Meclisini tanıdığını bir “Hatt-ı Hümâyunla i’lân etmesi istendi ve bu takdirde ise İstanbul’da artık bir hükümetin mevcut olamayacağı belirtildi. |