23 Şubat 1921’de konferans Türkleri dinledi. Yunanlıların çağrılmadığı, fakat hem İstanbul hem de Ankara Hükümetlerinin temsilcilerinin bulunduğu bu oturum cidden ilgi çekici idi. Ancak,Türk hey’etleri arasın da önceden bir fikir birliğine varılmış gibi idi. Çünkü, toplantıdan bir gün önce Türk hey’etlerinin kaldığı aynı otelde Ankara’dan gelmiş olanlar bir toplantı yaptılar ve ertesi gün Saint James sarayında yapılacak olan toplantı’da İstanbul delegelerinin nasıl bir davranış içinde bulunacakları üzerinde durdular, hatta onların tutumunu öğrenmek üzere kendilerine Hüsrev (Gerede) Bey’i gönderdiler. Sonuç çok memnuniyyet verici olmuştu. Çünkü İstanbul hey’etinin başkanı Tevfik Paşa’nın, “Vicdan-ı milli icabını ifâ edeceği” anlaşılmıştı. Gerçekten, 23 Şubat’ta konferansa, hasta olarak katılan Osmanlı delegasyonu başkanı Tevfik Paşa’ya söz verildiği vakit onun, “ Söz asıl Milletvekillerine aittir. Bin Anadolu hey’etine söz verilmesini teklif ve rica ederim” demesi, belki de konferanstaki delegeler tarafından hayretle karşılandı. İşte konferansın bu ortam içine girdiği sırada Ankara delegasyonunun başkanı Bekir Sami Bey, Ankara’nın nokta-i nazarını umumi surette” gösteren bir bildiri okudu. Bu bildiride, Birinci Dünya Savaşına çok ağır şartlar içinde devam etmekte iken, büyük devletlerin barış için ileri sürdükleri va’dlara inanarak silahlarını bırakan Türk milletinin, sonucun va’dedilenlere uymadığını görünce, yeniden silaha sarıldığı açıklandıktan sonra Türk istekleri aşağıdaki şekilde özetleniyordu: |