.Ankara İ’tilâfnamesinin imzalanması üzerine İngilizlerde bir telâşlanma başlamış, bu yüzden Lord Curzon, “Adeta dehşetle karışık bir şaşkınlık duymuştu”. Fransızların yaptıkları bu işi “Şerefsizce bir davranış” diye niteleyen İngiliz diplomatları da vardı. Fakat Fransızlar, Türklerle yapılan bu anlaşmanın Ankara Hükümetinin tanınmasına hizmet etmeyeceğini ve Accord Tripartite ile kabul edilen esasları bozmayacağını, İngilizlere bildirmişlerdi. Öte yandan, Fransızlarla yapılan bu anlaşma, Rusya’da da, Ankara’nın Batı ile anlaştığı fikrini uyandırmıştı. Çünkü İngilizler anlaşmanın gizli maddeleri bulunduğunu iddia ediyorlardı. Durumun böyle olup olmadığını anlamak üzere “Ukrayna İçtimâî Şürâ Cumhuriyeti” Frunze’yj Ankara’ya “Fevkalâde Sefir” olarak gönderdi. Bu kişinin vardığı kanatları bildirmesinden sonradır ki, Rusya’nın kaygıları silinmiş oldu. Fakat Ankara İ’tilâfnamesinin imzalanması en çok Ermenileri tasalandırmıştı. Çünkü onlar, şimdiye kadar yaptıkları kötülüklerin hesabını verme zamanının geldiğini kabul ediyor ve kütleler halinde Kilikya’daki şehirleri terk ediyorlardı. Bu hali ne General Gouraud’nun 9 Kasımda yayınladığı bildiri, ne Franklin Bouillon ile “Adana ve çevresi Komutanı Muhittin Paşa’nın ve Hamit Bey’in, 1 Ekim tarihli bildirileri, ne de Mustafa Kemal Paşa’nın 5 Ekimde Adanalılara gönderdiği yazıdaki sözler önleyebildi. |