. ancak milli çıkarlar, liderleri ve diplomatları, çok kez istekleri dışında konuşmaya sevk etmiştir. Onun için Lenin’in, “yakınlık, dostluk” için Türklere yardım yapmamız gerekiyor, “Böylece Türk halkı yalnız olmadığını hissetmiş olacaktır” demesi, Rusya’nın Ankara elçisi Aralov’un, Samsun – Çorum – Yahşihan arasında bir dekovil hattının yapılmasını Rus hükümetinin üzerine alabileceğini söylemesi, yine Aralov’un, Cemal paşa’nın Tiflis’te öldürülmesi üzerine, gazetecilere teessüf ve teessürlerini bildirmesi, hep bu bakımdan değerlendirilmesi gereken hallerdir. Nitekim bütün bu zahiri dostluğun yanı başında şaşırtıcı bazı hareketler görülmüş, özellikle Türk – Fransız ilişkilerinin iyiye doğru yöneldiği sıralarda Ruslar, vaat ettikleri yardımları durdurma yoluna gitmiş, bununla da yetinmeyerek Yunanlılarla, Türkler aleyhine ilişkiler kurmak istemişlerdi. Gerçekten, 1922 yılının baharında, Atina’ya gelen ve Rus temsilcisi olduğunu söyleyen birisi, o sırada Yunanistan’da işçi sosyalist partisinin sekreteri olan Yani Kordatos’a, Çiçerin, Trotsky ve Zinoviev’in imzalarını taşıyan “İtimad mektubunu” gösterdikten sonra, eğer Yunanlılar Sovyet Hükümetini tanırlarsa Rusların, Mustafa Kemal’i desteklemekten vazgeçerek Yunanlılara yardım edecek ve Yunanlıların Anadolu’da kalmasına hizmet edeceklerini söylemişti. Fakat bu istek, Yunan Hükümetince olumlu karşılanmadı. Çünkü, Yunan idarecileri bütün umutlarını yıllardan beri Müttefiklere ve özellikle İngilizlere bağlamış bulunuyorlardı. |