Bursa ve çevresinden hareket eden kol, 23 Mart’ta Bilecik’i, 25 başladı. Onun için bu yörede savaş 27 Mart’ta bütün şiddetiyle başladı, sık sık süngü hücumları yapıldı ve tepeler elden ele geçti. Bu arada, Metris tepe düşman tarafından zapt edilmiş ve bütün çabalara rağmen geri alınamamıştı, 30 Mart’a kadar geçen zaman içinde Yunanlılar, üstünlüklerini sürdürdüler. Şimdi durum gerçekten tehlikeli bir hal almıştı. 30 Mart’ta, Güney Cephesi Komutanı Re’fet (Bele) Bey, Genelkurmay Başkanlığına gönderdiği bir yazıda, kendi bölgesinde zayıf kuvvetler bırakarak, “Netice-i kat’iyye sâhasına”, İnönü’ne, beş süvari alayı ve “Bir Kurup cebel topla birlikte 1 Nisan 1921’de yetişebileceğini açıklıyor ve bunun uygun olup olmayacağını soruyordu. Halbuki onun bölgesinde de düşman başarılı idi. Nitekim Yunanlılar, Dumlupınar mevzilerindeki Türk kuvvetlerini geri iterek 28 Mart’ta Afyon’u işgal etmiş ve sonraki günlerde ileri yürüyüşe devam etme imkanını bulmuşlardı. Buna rağmen Ankara, Refet Bey idaresindeki kuvvetlerden bir kısmını İnönü’ne sevk etmek, hatta “Büyük Millet Meclisi Muhafız taburunu cephe emrine girmek üzere” yola çıkarmak zorunluluğunu duydu. 900 tüfek ile 4 makineli tüfeğe sahip olan ve seçme askerlerden kurulmuş bulunan bu taburun gelmesinden sonra biraz daha güçlenmiş olan Türk ordusu, 31 Mart 1921’de karşı saldırıya geçmiş, bu taarruzda Türk er ve subayları akla durgunluk veren fedakarlıklarda bulunmuş, |