II- Devletin güçsüzlüğünden ve İ’tilâf Devletlerinin kendilerine karşı olan davranışlarından faydalanarak dağlara çıkan ve azgınlıklarını büsbütün artıran Pontus çetelerinin sayısı, bir ara 25 bine yükselmişti. Karadeniz kıyısındaki köy ve kasabalarda yaşı yan Rum ahali, bu haydutlara her çeşit yardımda bulunuyordu. Ayrıca Yunan donanmasına bağlı bazı savaş gemilerinin ara sıra Karadeniz’e çıkarak Türk kıyılarında görünmeleri, bazı şehir ve kasabaları bombardıman etmeleri, bunları büsbütün cesaretlendiriyor ve daha korkunç bir hal almalarına hizmet ediyordu. Gerçekten Pontus çetelerinin, Mondros Mütarekesinden 1920 Eylülüne kadar öldürdükleri Türklerin sayısı 700’e varmıştı. 41 Türk köyünü ve 26 değirmeni yakan bu haydutlar, ayrıca bir çok Türk kadınına da tecavüz etmişlerdi. Merzifon’daki Amerikan Kolleji’nin Pontuscu öğrencileri ise, Öğretmenleri Zeki Beyi öldürecek kadar küstahlaşmış bulunuyorlardı. Gerçi 3. ve 15. Kolordu birlikleriyle Topal Osman Ağa kuvvetleri, Erzurum Milli Müfrezesi, İsa Bey Müfrezesi, Çarşamba Müfrezesi gibi bazı silahlı gruplar, bunlarla esaslı su rette mücadeleye girişmiş, fakat istenilen güvenliği sağlayamamışlardı. Halbuki Yunan ordusuna karşı güvenle çarpışabilmek için Anadolu’nun bu haydutlardan temizlenmesi gerekiyordu. Bundan ötürü Ankara Hükümeti, “Anadolu merkezindeki asayiş meselesini halletmek” için, Sivas’taki 3. Kolorduyu kaldırarak onun yerine, 19 Aralık 1920’de, Merkez Ordusu’nu kurmuş, komutanlığına da, “Seferde ordu komutanı yetki ve vazifesiyle”, Nureddin Paşa’yı getirmişti |