Haydar Bey’e gelince o, savaşın devamı süresince evinden çıkmamak, esir düşen subayları evinde misafir etmek suretiyle iki yüzlü hareketini sürdürmeye çalışırken kardeşi Alişan Bey, ondan aldığı direktif üzerine, yolu üstündeki Türk köylerini soya soya ve halkını öldüre öldüre 500 kadar Kürt’le birlikte İmranlı’ya gelmişti. Ancak, “Bir Yunan taarruzunun beklendiği ve Merkez Ordusu” kuvvetlerinin bir kısmının Batı Cephesine doğru yola çıkarıldığı, bir kısmının da Samsun yöresinde bulunduğu bu sırada ortaya çıkmış olan bu olayı hükümet, yine barışçı yollarla halletmeyi uygun görmüştü. Bu sebeple Sivas valisi, Kürt ileri gelenlerine ve din adamlarına haber göndererek, isyancıların uyarılmasını istedi. Fakat onlar verdikleri cevapta hükümetin, Ermeniler gibi Kürtleri de yok etmek istediğini, aşiretin bu yüzden ayaklandığını, yapılan işin bir “Nefis müdafaası” olduğunu, bunun ise meşru’ sayılması gerekeceğini bildirdiler. Bu cevaba rağmen vali, Kürtler arasında çok sözü geçen, eski Danıştay üyesi Şefik Bey’in, £ ileri gelenleriyle görüşmesini uygun gördü, fakat bundan da bir sonuç alamadı, tersine olarak Türklere ve Türk köylerine karşı Kürtlerin tutumu daha serleşti. Bun dan dolayı hükümet, 10 Mart 192l’de “Ma’müretülaziz (Elâzığ) vilayetiyle Erzincan sancağı ve Sivas vi1 Divriği, Zara kazalarında” sıkıyönetim ilân edilmesine, Sivas’ta bir sıkıyönetim mahkemesi kurulmasına karar verdi ve 13 Mart 1921’de Merkez Ordusu Komutanı Nureddin Paşa’yı, ayak1anma bastırmaya memur etti. |