Onların bu tarzdaki hareketlerinin her halde en başta gelen sebebi, Lloyd George’a besledikleri güven duygusu ile askeri güçlerine olan inançlar45ı olmalı idi. Çünkü Anadolu’daki Yunan kuvvetleri 11 tümene çıkarılmıştı. Bu birliklerde ve onları yönetenlerdeki kanı, Türklerin mutlaka yenileceği kanısı idi. İşte bu psikolojik anlayış içinde Kral Constantine, Yunan birliklerini denetlemek ve yeni bir savaş emrini vermek üzere 7 Temmuz’da cepheye hareket etmiş ve bu suretle de, Churchill’in dediği gibi, “Akla gelebilecek durumların en kötüsünü” yapmıştı. Halbuki onların büyük bir saldırıya hazırlandıkları bu tarihlerde Ankara, yeni bir savaş için yeter derecede hazırlanmış değildi, hatta “Umumi seferberlik ilanıyla bütün yurd kaynaklarından istifadeye” bile henüz imkân bulamamış, sadece Güney Cephesi Komutanlığını kaldırarak bu komutanlığa bağlı kuvvetleri, Batı Cephesi emrine vermekten ve mevcut birliklerine birkaç tane daha eklemekten fazla bir şey yapamamıştı. Bunların da silahları henüz tam olarak sağlanmış değildi. Nitekim, İtalya’dan binler fişeği ile 50 bin tüfek satın alınabilmek için, Mayıs 1921’de, Muzaffer Bey adındaki müteahhitle bir mukavele imzalamaya çalışılıyordu. Her tüfek için yirmi lira ödeneceğine göre, bir milyon Osmanlı lirasına ihtiyaç vardı ve bu paranın Antalya’daki İtalyan Bankası’8nda toplanması gerekiyordu. |