Ancak Başkomutanlığın ve Genelkurmay Başkanlığının Ankara’da karargah kurmasını bile eleştiren muhalifleri, tatmin etmiş olmak için Mustafa Kemal Paşa, batılı devletlerin Türkiye hakkındaki gerçek düşüncelerini öğrenebilmek, Türk milli davasını onlara anlatabilmek ve o zamanki bir deyimle “Tenvir ve tenevvür maksadıyla”, Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal (Tengirşenk) Beyi Avrupa’ya göndermeyi faydalı mütalea etmişti. Yusuf Kemal Bey, önce İstanbul’a uğrayacak, İstanbul Hükümeti Hariciye Nazırı İzzet Paşa ve arkadaşlarıyla, hatta gerçek bir istek gösterildiği takdirde, Padişahla görüşecek, Büyük Millet Meclisinin, Hilafet makamına olan bağlılığını muhafaza ettiğini ve edeceğini, söyleyecek, buna karşılık Padişahın, bu meclisi tanımasını isteyecekti. Bundan başka Yusuf Kemal Bey, İzzet Paşa ve arkadaşlarına “Aynı hedefe yürümeyi” ve işbirliği yapmayı teklif edecekti. 7 Şubat 1922’de Ankara’dan hareket eden ve 15 Şubatta, İngilizlerin hazırladığı özel bir trenle İstanbul’a varan Yusuf Kemal Bey’in orada geçirdiği günler içinde yaptığı konuşmalardan bir sonuç alamadığı ve İstanbul hükümetinin de kendi başına hareket etmeyi daha faydalı bulduğu görüldü. Gerçekten, bu sıralarda İngiltere’nin İstanbul’daki Yüksek Komiseri Sir Horace Rumbold, Osmanlı Hariciye, Nazırını (Dışişleri Bakanı) ziyaret ederek, “Lord Curzon’un kendisini kabule müheyya olduğunu” bildirmişti. |