Toplumsal ve siyasal bilimlerdeki durum da böyledir. Nasıl, hiçbir zaman
tek başına bulunamayan renkler bize, çevremizdeki varlıkların tanımlanması
ve betimlenmesinde yardımcı olurlarsa, bilimsel modeller de aynı biçimde işe
yararlar. Örneğin, feodal toplum, ana özellikleriyle, emeğin toprağa bağımlı
olduğu, serbest dolaşımının söz konusu olmadığı, piyasa ekonomisinin
bulunmadığı, toprak ağalarının aynı zamanda siyasal güç sahibi bulunduğu ve
köylünün artı ürününe bu ağaların el koyduğu, esas olarak tarıma bağlı bir
toplum olarak tanımlanır. Hiç kuşkusuz bu --soyut bir model--dir. Somut olarak
--feodal toplum--, onyedinci yüzyıl İspanya'sı mıdır, onaltıncı yüzyıl
Fransa'sı mı? Yoksa onüçüncü yüzyıl İngiltere'si mi?
Bu sorunun yanıtı, --hepsi-- ya da --hiçbirisi-- diye verilebilir. Bir toplumun
genel nitelikleri belirtilmek isteniyorsa, yanıt --hepsi-- olacaktır. Fakat,
her türlü sapmanın ve ayrıntının dikkate alınarak, --soyut model-- ile --bire bir
çakışan-- bir somut toplum düşünülüyorsa, yanıt elbette ki --hayır-- olacaktır.
Çünkü, her toplumda, mutlaka, soyut modelden sapan küçük ya da büyük, az ya da
çok, birkaç özellik olacaktır.
Öte yandan, elimizde --feodal toplum--, --kapitalist toplum-- gibi modeller
olmasa, toplumları ne sınıflamamız, ne de onları bilimsel kategoriler halinde
incelememiz olanaklı olur.
Bu açıdan bir --devrim sosyolojisi--nin ancak belli modeller çerçevesinde ele
alınabileceği açıktır. Fakat, modeller ile çalışırken, bunların soyut
genellemeler olduğu ve --her zaman her yerde geçerli-- kavramlardan oluştuğu
için, hemen hemen hiçbir somut toplum ya da olayla --bire bir-- çakışma
göstermeyeceği unutulmamalıdır. |