| 
 Ulusal Gelirden Alınan PayDikkat etmemiz gereken bir başka nokta, ulusal üretim ve ulusal gelir ile,
 çeşitli sınıfların, bu arada işçi sınıfının bundan aldığı paydır. Bilindiği
 gibi endüstri devrimi ile gerek işgücünün, gerekse sermayenin verimliliği
 artmıştır. Bu artışın ardında da teknolojik gelişmeler yatmaktadır. Fakat bu
 verimlilik artışları, sınıflararası çatışmanın, aslında ulusal gelir
 paylaşılması olduğu gerçeğini örtmez. Her toplum, kalkınmak için yatırım
 yapmak, yatırım yapmak için tasarruf etmek, tasarruf etmek için de az yemek
 zorundadır. İşte tam bu noktada, özveriyi kimin göstereceği sorusu ortaya
 çıkmaktadır. Genellikle, düşük ücretle çalıştırılan işgücünün sömürüsü
 ondokuzuncu yüzyılda gerçekleştirilen endüstri devrimin sonuçlarından
 yararlanma mekanizması olarak belirmiştir. Böylece, sömürülen işgücü hızla
 bilinçlenmiş ve sonunda da proleterya kendisi için, ulusal gelirden daha
 büyük paylar istemeye başlamıştır.
 Bu durumda, bir ülke, işçiye daha fazla pay verebilmek için, ulusal
 gelirinden öteki sınıflara, örneğin kapitalist sınıfa, ayırdığından daha az
 pay ayırmak zorundadır. Oysa, ülkeyi yöneten sınıf kapitalist sınıftır.
 Yönetici olan kişilerin, kendi arzularıyla, kendi paylarını sınırlamaları pek
 de beklenen bir gelişme değildir.
 |