Üçüncü nokta şudur: Dikkat edilirse, tüm konuşmanın ana teması, ulusal
bağımsızlık düşüncesidir. Bu konuda o denli duyarlıdır ki, pek sempati
beslemediğini bildiğimiz dinsel ilkeleri bile, ulusal bağımsızlığımıza temel
olarak kendimize özgü bir ulusal yapımız bulunduğunu vurgulamak için
kullanmaktadır (Bu konuda, Atatürk döneminde A.B.D.'nin Türkiye
büyükelçiliğini yapmış olan Sherrill'in şu yargısı oldukça ilginçtir:--Türkler,
Rusya'daki Sovyet Hükümet tarzının memleketlerine girmesine kat'iyen müsaade
etmemişlerdi. Aynı şekilde, İtalya'nın faşist sistemine de kesinlikle karşı
çıkmışlardı.-- (Sherrill, tarihsiz:119).
Dördüncü bir nokta, ulusal bağımsızlık ilkesi için gerekirse herkesle
işbirliğinin yapılabileceğini vurgulamakta oluşudur.
Beşinci bir nokta ise, o güne dek, Sovyetler Birliği ile bazı temasların
yapılmış olduğunu belirtmesidir. Fakat bu konuşmanın tarihine kadar, henüz
somut bir işbirliği söz konusu değildir.
Bu aşamada, Mustafa Kemal Paşa'nın --sınıfsal devrim-- kuramı ile tüm
ilişkisi, somut bir sıcak savaşa yol açan emperyalist işgaline karşı,
Sovyetler Birliği'nde iktidarı ele geçirmiş olan bolşeviklerin Anadolu
eylemine karşı alacakları tutum ile sınırlıdır. Nitekim, konu tümüyle savaş
açısından ele alınmaktadır. Yine gizli oturum tutanaklarından öğreniyoruz ki,
Mustafa Kemal'in Kafkasya'da --adamları-- vardır: |