kili Yapı
Merkez-çevre kuramında, emperyalizmin hem kapitalist, hem de feodal kesim
ile bütünleşme içinde olduğu savı, temelde onun kurucularından olan Frank'ın,
kapitalizmi ve feodalizmi bir üretim biçimi değil, bir sömürü ilişkisi olarak
tanımlamasından doğmaktadır. Oysa salt sömürü, her zaman vardır ve tek başına
ne bir üretim biçiminin ne de bir dış ilişkinin ayırt edici niteliği olabilir.
Nitekim Laclau da aynı noktaya takılmış ve Frank'ı, tüm kuramındaki
tanımlamalarda belirsiz olmakla eleştirmiştir (Laclau, 1975).
İkili toplum ya da bir toplumdaki ikili yapı konusunda ise, özellikle
Osmanlı geleneğini yaşamış olan Türk bilim adamlarının son derece dikkatli
olması gerekir.
Hiç kuşkusuz, toplumları kesin ve net çizgilerle, --geleneksel-çağdaş--,
--feodal-kapitalist-- biçiminde ayırmak son derece zordur. Her toplumdaki egemen
üretim biçiminin yanında geçmişin kalıntıları ve geleceğin filizleri olarak,
üç üretim biçimine ilişkin ögeler birlikte görülür. Ayrıca, geleneksel
değerlerle, çağdaş değerler de aynı anda aynı toplumlarda egemenliklerini
sürdürür. Çünkü, toplumsal değişme, bir toplumun bütün kesim, sınıf ve
kurumlarında, altyapısında ve üstyapısında eşit hızla oluşmaz
(Kongar, 1979-a: 345-347). Bu nedenle de herhangi bir zaman kesitinde tüm bir
toplumda tek bir üretim biçiminin, ya da tek bir özelliğin (geleneksellik
gibi) saf olarak egemen bulunduğunu söylemek büyük bir yanlıştır. |