Anadolu'da İkili Yapı
ikinci sorun çok daha önemli ve Türkiye'ye özgü bir sorundur. Bu sorun,
Selçuklulardan beri süregelen, Osmanlı döneminde doruk noktasına ulaşan ve
Türkiye Cumhuriyeti'nde de varlığını kalıntılar biçiminde duyuran, gerçek bir
--ikili yapı--nın var oluşudur. Üstelik de bu --ikili yapı-- başlangıcında,
emperyalizmle uzaktan yakından hiçbir ilişkisi olmayan, (ya da ilişkisi, kaba
ve özel bir emperyalizmin, sömürülen değil, sömüren ucunda olmaktan doğan)
bir nitelik taşır.
Bilindiği gibi, gerek Selçuklularda, gerek Osmanlılarda, devlet yapısı
İslam inancı ve İran geleneğinden de etkilenerek, kendine özgü birtakım
nitelikler taşır (Berkes, 1973:23-25).
Felsefi ve geleneksel temelleri ne olursa olsun, özellikle Osmanlı devlet
yapısı ve kültürü tümüyle --ikilin bir nitelik taşımaktadır. Hiç kuşkusuz, bu
durum, önce devlet yapısında ortaya çıkmış, kültüre yansıması ise bir süre
sonra olmuştur. İlmiyye ve seyfiyyeden oluşan yönetici sınıf ile halk arasında
hem siyasal ve yasal haklar, hem de ekonomik haklar ve görevler bakımından
önemli farklar vardı (Akdağ, 1974:119). |