Mardin bu konuda şöyle diyor:
--Gazi sisteminin ortadan kalkmasının ve bürokratlaşmasının sonucunda iki
tip yaşantı billurlaştı. Biri Sultan'ın ve Saray'ın etrafında toplananların
hayatı, diğeri de --çevre--nin hayatı. Burada --çevre-- kelimesi aşiret
kalıntılarını, köylüleri ve hatta İstanbul'daki alt sınıfları bile
kapsayabilecek bir genişlikte kullanılmıştır. Bu ikili grubun en bellibaşlı
özelliği, birinin vergi toplayıcılarından, diğerinin de vergi ödeyicilerinden
meydana gelmesidir. Bu temel iktisadi fark nedeniyle metropolle çevrenin
kültürü birbirinden ayrı olarak belirginleşti. Bir yanda Saray'ın ve yönetici
seçkinlerin kültürü, öte yanda --çevre--nin, yani kitlenin kültürü.--
(Mardin, 1971:434).
Osmanlı İmparatorluğu bakımından, --merkez-çevre-- kuramcılarının öne sürdüğü
--emperyalizme bağlı ikili yapı-- işte zaten var olan böyle bir ikili yapının
üzerine yerleşti.
Merkezi bürokrasinin egemenliği arttıkça, ve bu grup, Batı modelini
benimsedikçe, emperyalizmin yol açtığı ikili yapı ile Osmanlı'nın geleneksel
ikili yapısı tam anlamıyla bir çakışma gösterdi. --İmparatorluğu kurtarma
görevi--ni yüklenmiş oldukları duygusuyla işbaşında bulunan merkezi bürokrasi,
bu tarihsel görevini, Batılılaşma yoluyla gerçekleştirmeye çalışıyordu. |