--Halbuki, bu nizam (kapitalist dünya nizamı) bugün gibi o zaman da, kendi
bünyesinden doğan ve herbiri kendi istikametinde inkişaf edip, kendi
istikametinde kuvvetlenen iki büyük tezat elinde mustaripti:
1- Bir tarafta bir buçuk milyarlık bir müstemleke (çevre) ve yarı
müstemleke (yarı-çevre) halkının yarattığı fazla kıymetlerle (artı değerlerle)
yaşayan, dört yüz milyon başlı bir Avrupa ehramı vardı ki bu ehramı teşkil
eden içtimai tabakalar arasında, günden güne keskinleşen bir sınıflar kavgası
bizzat Avrupa cemiyetinin kendi nizamı aleyhine inkişaf edip duruyordu.
2- Diğer taraftan, bütün teknik vasıtaları kendi emrinde tutan ve cihanı
kendi fikir ve iktisat diktatörlüğü altında, kendi istediği gibi kullanan
bütün sanayi Avrupasına karşı, bir buçuk milyarlık müstemleke ve yarı
müstemleke halkının için için kaynayan Milli Kurtuluş Mücadeleleri vardı.--
(Aydemir, 1932-a).
Yukarıdaki satırlardan da açıkça görüldüğü gibi, Şevket Süreyya Aydemir,
daha 1930'larda, bugün yeni ve özgün bir kuram olarak dünya bilim
çevrelerinde ilgi toplayan --merkez-çevre-- kuramının ilkelerini ortaya
koymuştu. Bunun nedeni açıktı: Çünkü Türk Devrimi, bu kurama dayalı
--karşı-emperyalist devrim-- modelinin ilk başarılı uygulayıcısıydı. Bu olayın
kuramcılarının da, olayı yaratan ülkeden çıkması son derece doğaldı. |