Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10-02-2007, 10:51   #149
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Her şeyden önce, kendi içinde bölünmemiş bir silahlı kuvvetin ağırlığını
hangi tarafa koyarsa, o tarafın kazanacağının mutlak olduğu açıktır. Bu
durumda, nesnel ve öznel koşullar olgunlaşsa bile, son hesaplaşma, silahlı
kuvvetler tarafından, (belki önce kendi içlerinde) yapılacaktır. Mustafa Kemal
Atatürk'ün 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktığı zaman, bölgenin en kıdemli
komutanı ve sivillere bile buyurma gücüne sahip bir asker olduğu
unutulmamalıdır. Yine unutulmamalıdır ki, Atatürk'ün askeri harekatı, yalnız
düşmana karşı değil, aynı zamanda, padişah yanlısı olanlarla kendisine askeri
olarak başkaldıranlara karşı da yürütülmüş ve kazanılmış bir harekattır.
Yine Mustafa Kemal'in gerek İttihatçılar zamanında, ordunun politikaya
karışmasına karşı çıkmış, gerekse kendisinin Cumhurbaşkanlığı sırasında
komutanları, politika ile askerlik arasında kesin bir tercih yapmaya zorlamış
olmasının altında --orduda siyasetle alakadar unsur bulunmasındaki mahzur--
yatmaktadır (Atatürk, tarihsiz:860). Çünkü, siyasal oyunların ve arenanın
içine giren ordunun, siyasal partilere koşut olarak kendi içinde de
bölüneceğini ve bu durumun, ülkenin uluslararası savunma gücünü yıpratacağını
Mustafa Kemal çok iyi biliyordu. Bu yüzden Atatürk, gerek devrime hazırlandığı
İttihatçılar döneminde, gerekse devrimi gerçekleştirdiği Cumhuriyet döneminde,
özenle orduyu siyasetin dışında tuttu.
  Alıntı ile Cevapla