Bu nedenle sorunlarını, dışardan kaynak aktararak çözmesi olanağı yoktu. Dış
kaynaklar olarak başvurduğu borçlanma mekanizmaları ise bir süre sonra tam
bir iflas ile sonuçlanmıştı. Bu iflas sonunda, yabancı alacaklılar, ülke
gelirlerine doğrudan doğruya el koymuşlar, bazı vergileri kendileri toplayarak
borçlarını kapatmaya başlamışlardı. --Genel Borçlar-- anlamına gelen --Düyunu
Umumiye-- devlet içinde ayrı bir devlet olmuştu.
Düyunu Umumiye o denli sağlam ve güçlüydü ki, Osmanlı Devleti'nin memuru
olmaktansa, Düyunu Umumiye memuru olmak tercih ediliyordu. Çünkü, zaman zaman
Osmanlı Devleti maaşları ödemekte güçlük çekiyordu. Oysa, temel gıda
maddelerinden alınanlar başta olmak üzere, en güvenli vergi gelirlerine el
koymuş olan Düvunu Umumiye yönetiminin böyle bir sorunu yoktu.
f) Bir yandan yabancıların tüm artı ürün ve artı değeri yurt dışına
götürmesine yol açan ekonomik imtiyazlar, öte yandan alınan borçlar sonunda
iflas etmiş bir ekonomi, yani bir yandan kapitülasyonlar, öte yandan
Düyunu Umumiye, Osmanlı İmparatorluğu için hiçbir biçimde hiçbir çıkış yolu
bırakmamıştı. |