Farklı grup ve sınıfların çıkarlarını geleneksel ve barışçı yollarla
biraraya getirecek mekanizmalar ya yoktu, ya da çökmüştü. Örneğin, parlamento
fiilen hiçbir işe yaramaz hale gelmişti (Oysa aynı --parlamento--yu Mustafa
Kemal Atatürk'ün nasıl işlevsel kıldığı hiç unutulmamalıdır).
f) Çağdaş toplumlarda bile zor görülen toplumsal hareketlilik, Osmanlı
İmparatorluğu'nun son günlerinde çok az sayıda kişi için (savaş vurguncuları
için) belki geçerliydi. Fakat, Osmanlının zaten durağan bir yapıya göre
örgütlenmiş olan ilişkiler ağı, toplumda yukarı hareketliliğe izin verecek
nitelikte değildi.
g) Osmanlı geleneğinde gerek asker ve sivil bürokrasinin genel olarak,
gerekse sivil bürokrasinin bir bölümünü oluşturan --Ulema--nın özel olarak,
önemli bir belirleyici rolü olduğu bilinen gerçeklerdendir. Zaman zaman
--Ulema-- ile --Yeniçeri-- birleşerek Osmanlı tahtını bile denetim altına
almışlardır. |