Öte yandan, Meşrutiyet ilan edilmiş olmakla birlikte, gerek seçimlerin
oldukça baskı altında yapılması, gerekse İttihatçıların uyguladıkları
darbesel yöntemler, siyasal iktidarın ne biçimde el değiştireceği konusunda
meşru ve geleneksel kurallar oluşturamamıştı.
Gerek İkinci Meşrutiyet'in ilan ediliş biçimi, gerekse İttihatçıların
hükümete el koydukları --Bab-ı Ali Baskını-- ve daha sonra Mahmut Şevket
Paşa'nın öldürülüşü, iktidarın el değiştirme biçimini adeta darbelere bağlı
bir duruma getirmişti. Bunun ise, darbeye bağlı bir devrim açısından ortamı
son derece hazırladığı açıktı.
c) Osmanlı siyasal sistemi oldukça kapalı bir sistemdi. Her ne kadar
devşirme sistemi ile, Ortodoks Hıristiyan tebanın çocukları eğitilerek
İmparatorluğun en yüksek bürokratik kademelerine dek getiriliyorlardıysa da,
bu düzen, --reaya--nın yönetime katılma şansı bakımından fazla bir anlam
taşımıyordu. Üstelik, İmparatorluğun son zamanlarında artık herhangi bir
--sistem--den söz etme olanağı da kalmamıştı. |