--Yemek sırasında hoş mu, yoksa nahoş mu demek gerek, kestiremeyeceğim bir
olay geçti. Garsonlardan biri, fazla heyecanlandığı için mi nedir, elindeki
büyük porselen tabakla yere yuvarlandı. Sofradakilerin utanç içinde önlerine
baktıkları anda Atatürk, sanki hiçbir şey olmamış gibi Kral'a doğru eğilerek:
--Bu millete her şeyi öğrettim, fakat uşaklığı öğretemedim-- diye hem meseleyi
kapattı, hem de ortalığı neşeye boğdu. Garsona da: --Vazifene devam et!--
emrini verdi.-- (Granda, 1973:362-363; Banoğlu,1954-a:76).
Kişisel karizması ile toplumsal eyleminin iç içe geçmişliği, bu
--eğilmezlik-- ana düşüncesi çevresinde çok iyi görülebilir. --Hürriyet ve
istiklal benim karakterimdir-- sözü yine ulusal bağımsızlığı pekiştirmek için,
Bağımsızlık Savaşı sırasında söylenmiş bir sözdür (Hakimiyet-i Milliye,
23 Nisan 1921).
Kişisel Karizmanın Yaratılması
Mustafa Kemal Atatürk'ün kişisel karizması yakınlarının anılarıyla,
özellikle, ölümünden sonra çok daha güçlendirilmiştir. Örneğin, kağıt oyunu
öyküleri bile bu karizmaya katkıda bulunur. Hikayenin birini Şükrü Kaya'nın
özel kalem müdürü Nejat Saner anlatıyor: |