--...Alay ve batarya kumandanına efradı tamamen toplayıp küçük bir istirahat
vermelerini söyledim. Denizden mestur olarak on dakika tevakkuf edecekler,
sonra beni takip edeceklerdi. Ben de, orada bir Aptalgeçidi vardır, o
Aptalgeçidi'nden Conkbayırı'na gidecektim. Yanımda yaverim, emir zabitim ve
sertabip ile oralarda tekrar bulunduğumuz fırka cebel topçu taburu kumandanı
olduğu halde evvela atlı olarak yürümeğe teşebbüs ettik, fakat arazi müşait
değildi. Hayvanları bıraktık, yaya olarak Conkbayırı'na vardik. Şimdi burada
tesadüf ettiğimiz sahne en enteresan bir sahnedir. Ve vak'anın en mühim anı
bence budur.
... Bu esnada Conkbayırı'nın cenubundakii 261 rakımlı tepeden sahilin
tarassut ve teminine memuren oralarda bulunan bir müfreze efradının
Conkbayırı'na doğru koşmakta, kaçmakta olduğunu gördüm. Size şu muhavereyi
aynen okuyacağım: Bizzat bu efradın önüne çıkarak: --Niçin kaçıyorsunuz?--
dedim. --Efendim düşman-- dediler. --Nerede?-- --İşte--, diye 261 rakımlı tepeyi
gösterdiler. |