Filhakika düşmanın bir avcı hattı 261 rakımlı tepeye yaklaşmış ve kemali
serbestiyle ileriye doğru yürüyordu. Şimdi vaziyeti düşünün: Ben kuvvetlerimi
bırakmışım, efrat on dakika istirahat etsin diye... Düşman da bu tepeye
gelmiş.... Demek ki düşman bana benim askerlerimden daha yakın! Ve düşman,
benim bulunduğum yere gelse kuvvetlerim pek fena bir vaziyete düçar olacaktı.
O zaman artık bunu bilmiyordum, bir muhakemei mantıkıye midir, yoksa sevki
tabii ile midir, bilmiyorum, kaçan efrada: --Düşmandan kaçılmaz-- dedim.
--Cephanemiz kalmadı-- dediler. --Cephaneniz yoksa, süngünüz var-- dedim.
Ve bağırarak bunlara süngü taktırdım. Yere yatırdım. Aynı zamanda
Conkbayırı'na doğru ilerlemekte olan piyade alayı ile cebel bataryasının
yetişebilen efradının --marş marş--la benim bulunduğum yere gelmeleri için
yanımdaki emir zabitini geriye saldırdım. Bu efrat süngü takıp yere yatınca
düşman efradı da yere yattı. Kazandığımız an bu andır..--
(Mustafa Kemal, 1955:13-14), Aktaran: Uluğ İğdemir).
Ayrıca, bir komutanın liderlik niteliklerine de sahipti. Sevr'in
umutsuzluğunu toplumsal bir savaş heyecanına dönüştürecek ölçüde toplumsal
liderlik niteliklerine sahipti (Ansart, 1981). |