Bu konuda bir başka küçük fıkra durumu bir başka açıdan, olumsuz kişiler
yönünden daha iyi değerlendirmemize de yardımcı olacaktır. Osmanzade Hamdi'nin
ağzından Banoğlu aktarıyor:
--İsmi lazım değil, böylelerinden biri, bir gün tesadüfen sofrasında
bulunuyordu. Onu göstererek, sofradakilere dedi ki: --Bu zatı tanır mısınız?
Devri Hamidi'de Padişahın meddahıydı. ..Meşrutiyet olunca, onun aleyhinde
bulunarak, İttihat ve Terakki'ye sokuldu. Onlar da düşünce, aleyhlerinde
demediğini, yazmadığını bırakmadı. Şimdi bizden görünüyor. Fakat bizim de
arkamızdan kimbilir neler söyleyecek!-- Biz bu sözlere sanki kendimiz muhatap
oluyormuşuz gibi, renkten renge girerken, asıl muhatap olan zatı şerif ise:
--Allah ömürler versin Paşam...-- diye yaltaklana yaltaklana yılışıyordu.
Atatürk'ün --kötü-- bilerek, sevmediklerini de bazen kullanmakta müamahakar
davranışının, herhalde, bizce meçhul, bir sebep ve hikmet vardı.--
(Banoğlu, 1954-b:94).
İnsanları değerlendirmesi hem olumlu, hem de olumsuz kişiler için nesnel ve
başarılıydı. Şu örnek de başka bir olumlu değerlendirmenin öyküsüdür:
--Birinci Meclis'in kuruluşundan kısa bir zaman sonra asilerin Nallıhan'da,
kaymakamı balta ile kestikten sonra, Ankara üzerine yürüyecekleri şayi
olmuştu. Meclis azaları, Mustafa Kemal Paşa'ya başvurdular. O da bilatereddüt,
--Refet Bey'i (Paşa) gönderelim. Başka çaremiz yok... Bu işin hakkından ancak
o gelebilir-- dedi. |