Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10-02-2007, 11:24   #209
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Şef şimdi
gene onun yanında apansız ayağa kalkmış, --Reis Bey, söz isterim!-- diyor.
Belli, saatlerdir, mes'uliyeti kendinden atıp Şef'e kadar götürmemek için
arkadaşı Fethi Bey'in gösterdiği tahammüle artık kendisi tahammül edemez hale
gelmiştir. Onun ani bir infilakla, --Söz isterim!-- diye ayağa kalkması üzerine
bütün Meclis darabanı durmuş bir kalp gibi sustu. Çıt yok. Baktım, kürsüde
duran Ali Şükrü'nün yüzü sapsarı. --Söz isterim!-- diyen ses infilakinde devam
ediyor. --Dahiliye Vekili yenidir, onu neye sıkıştırıp duruyorlar? Meseleyi
ben bilirim, eğer mes'uliyet varsa bana sorsunlar, ben cevap vereceğim.-- Ali
Şükrü yumuşak ve sakin cevap veriyor: --Meclis Reisimizden istizah hakkımız
olduğunu bilmiyordum ve sanıyordum ki, böyle bir hakkımız yoktur!-- Doğru,
Meclis Reisi demek, fiilen devlet reisi demekti. Devlet reisinden istizah
olunur mu? Aniden bunun farkına varan Şef, o şaklar gibi çıkan sesiyle devam
ediyor: --Yalnız Meclis Reisi değil, aynı zamanda Başkumandanım; o sıfatla
istizah edebilirler!-- Yoo... Bu hiç olmadı. Baktım Ali Şükrü'nün benzi yerine
gelmişti. Mantığın kendisinde olduğunu bilen bir insan emniyetiyle cevap
veriyor. --Mesele askerliğe ait bir iş değil ki Başkumandandan istizah edelim!--
Şefteki infilak yeniden hıza gelmiş bir hamleyle gürledi: --Ne demek! İstihzaha
mevzu olan zat yüksek rütbeli askerdir. Ordunun şerefli bir uzvu hakkında
söylenmedik söz kalmadı. Bu kürsüden bunları mı işitecektir?-- Bu sefer
verilecek cevap daha kolay, nitekim Ali Şükrü de kolayca cevap veriyor: --Biz
onun harekatı hakkındaki istizahı asker olduğu için değil, sırf vali vekili
olduğu için yapıyoruz.-- A... Şef oturuverdi- Sanki hiçbir şey olmamış gibi
Diyap Ağa'yla sakin sakin konuşuyordu. Lavını fırlatıp duran volkan, bak,
birdenbire lavını içine çekivermiş. Şef, Meclis'i hangi silahlarla idare
ediyordu? Teshir, ikna, ilzam, tehdit, ikaz, ifşa, teşhir ... Şimdi yeni bir
silahını daha görüyoruz: --Hazım--. Bu hazım . bize en haşmetli gürleyişinden
daha heybetli geldi.-- (Banoğlu, 1955:63).
  Alıntı ile Cevapla