Dolmabahçe Sarayı'nın harem kısmında (hususi daire) akşam sofrasını yeni
kurmuştum. Mevsimlerden yazdı. Konuklar birer ikişer geldiler. Ruşen Eşref
Ünaydın, Recep Zühtü, Şükrü Kaya, Tevfik Rüştü Aras, Dr. Reşit Galip, Celal
Sahir, Hasan Cemil Çambel ve bayanlar vardı.
Yemek süresince herkes, her konuda konuştu. Gece yarısına dek süren
toplantının sonuna doğru, halkın eğitilmesiyle ilgili konular tartışılmaya
başladı. Milli Eğitim sorunları eleştirilirken Reşit Galip'in ayağa
kalktığını gördüm. Doktorun pek tabii sayılmayan bir hali vardı. Coşkuyla
konuşuyordu. İçi içine sığmıyordu. O tarihte Halkevlerinin denetimi, C.H.P.
Parti Meclisinde bulunan Reşit Galip'in elindeydi (Metni okuyan İbrahim
Cüceoğlu, o dönemde Parti Meclisi olmadığını sözü edilen Kurulun ya Parti
Divanı ya da Parti Genel İdare Kurulu olduğunu söyledi. Granda yanılıyor
herhalde. E.K.). Reşit Galip söze, o zamanın Milli Eğitim Bakanı Esat Hoca'dan
yakınmayla başladı. Halkevlerinin temsil kollarında oynanacak piyeslerdeki
kadın rolleri içim Kız Lisesi'nden kendi istekleriyle seçilecek amatör ruhlu
kadın öğretmenlere, Esat Hoca'nın izin vermediğini söyledi. Tiyatronun eski
Yunan'dan beri insanlık için bir sanat ve kültür kaynağı olduğunu, Halkevleri
temsil kollarının da bu amaçla kurulduğunu, kadının bu kültür hareketinin
dışında bırakılamayacağını, böyle bir düşüncenin devrimlerin ruhuna aykırı
düşeceğini belirttikten sonra, sesini perde perde yükselterek: --Yaşlı
insanlara Vekillik yaptırılmamalı. Memlekete fayda yerine zarar getiriyor!--
diye sert bir dille konuşmaya başladı. |