Bu öyküde Atatürk'e ilişkin çok önemli ipuçları vardır: İnsanına göre
muamele etmesini bilmektedir. Zamana ve koşullara uygun bir davranış
içindedir. En önemlisi, çevresini sürekli olarak kendi egemenliğinde
tutmaktadır. Fakat bu işi yaparken. kişisel davranışlara göre kendi tutumunu
ayarlamakta, bu arada devlet işlerini ve adam seçmeyi planlamaktadır. Üstelik,
gerektiğinde, bir saatten fazla bir süre ile radyodan bir konferansı
dinlemekte, genel değerlendirmelerini sürekli yeniden gözden geçirmektedir.
Askerlere yaptırdığı oyuna gelince, bunu önceden planlamamış olması
düşünülemez. Yoksa kaş göz işareti ile, iki askerin sofradaki bir konuğu altı
okka yapmaları olanaklı değildir. Burada da görüldüğü gibi, çevreye ve
kişilere egemen olmakta en küçük ayrıntıyı dahi planlamaktadır.
9) Gözleri, olağanüstü kişiliğinin simgesiydi. Karizmatik liderin, doğaüstü,
insanüstü nitelikleri, genellikle, yetenekleri çerçevesinde algılanabilir.
Yine de bazı durumlarda, bu insanüstü niteliklerin fizik belirtilerinden söz
edilebilir. Yalnız burada önemli olan nokta, bu olağanüstü özelliklerin lider
hayattayken vurgulanması ve bunlara, eylem sürerken inanılmasıdır. Çünkü,
liderin, özellikle bir bağımsızlık savaşı kazanmış ve yeni bir toplum kurmuş
olan bir liderin ölümünden sonra efsaneleşmesi beklenen bir olaydır.
Karizmanın anlamı ve önemi, liderin eylemine yardımcı olmasıdır. Bu nedenle
de izleyicileri tarafından eylem sırasında inanılan özellikler biçiminde
ortaya çıkması gerekir.
İşte Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk Ulusu tarafından inanılan insanüstü
niteliklerinin gözlerinde odaklaştığına ilişkin pek çok anı vardır. Genellikle
söylenen öykü, O'nun gözlerine bakılamadığıdır. Özellikle Cumhurbaşkanlığı
sırasında yaygınlaşan bu --karizmatik nitelik-- pek çok kişi tarafından pek çok
olayda anlatılmıştır. Hamdi Varoğlu'nun Ressam Muazzez'in ağzından aktardığı
şu öykü, hem söylentileri özetlemesi bakımından hem de olayı kendisi de
yaşayan bir aydının izlenimleri açısından ilginçtir. |