Öykünün --yanılma-- bölümü (ki karizmanın gerçeğe dönüşünü anlatıyor bu bölüm)
bir yana bırakılırsa, --İpnotizma eden gözler-- kavramının, liderdeki karizmayı
vurgulayan bir fizik ve manevi özellik olarak ortaya çıktığı çok açık olarak
görülmektedir.
Şimdi çok daha ilginç bir anıya bakalım. Anlatan, Irak Başbakanı Nuri Sait
Paşa'nın oğlu Sabah Sait'tir. Olayı Burhan Göksel dinlemiş ve Zafer
gazetesinin 10 Kasım 1956'da yayınlanan sayısında yazmıştır
(Arıburnu, 1976:24-417). Anı Dicle Nehri üzerinde bir motorda Irak'ta
anlatılmaktadır:
--Bir vakitler Hava Kuvvetlerimizde genç bir pilot subaydım. Bir gün fena
bir kaza geçirdim. Ayaklarım birkaç yerinden kırılmıştı. Irak'taki tedavi
yeter gelmemişti. Doktorlar, İngiltere'de tedavime lüzum gösterdiler. Sedye
içerisinde gittiğim Londra'dan babam, annem ve nişanlımla beraber ancak
koltuk değnekleriyle dönüyordum.. Dönüşte çoğu defa olduğu gibi yine
İstanbul'a uğramıştık. Bir akşam ailece Taksim'de bir gece kulübüne gitmiştik.
Hazırlanan masada dans edenleri seyrediyorduk. Neşe içerisindeki salonda
birden dans durdu. İçeri Büyük Atatürk girmişti. Herkes gibi biz de sevindik.
Ayağa kalktık, babamla her zamanki gibi dostane selamlaştı. Masamıza oturmak
şerefine eriştirdi. Caz tekrar başladığı zaman Atatürk, nişanlımla dans etmek
arzusunu belirtti. Birkaç tur yaptıktan sonra masaya döndüler. Nişanlım
yerine oturmamıştı. Atatürk bana döndü, sihirli ve kuvvetli gözleriyle
bakıyordu: --Haydi bakalım havacı, nişanlınla dans et!-- |