Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10-02-2007, 11:52   #237
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

--Evet, ben doktoru Hariciye Nazırı yapacağım, bütün falsoları ona tamir
ettireceğim.-- Nuri Bey latife ederek sormuş:
--Demek sen, doktoru Hariciye Vekili yapacaksın, o halde ya beni?--
--Seni de Vali ve kumandan, yaparım!--
Bu muhavereye hazır bulunan Salih Bozok da karışıyor:
--Herhalde bu arada beni de bir şey yaparsınız?--
Mustafa Kemal Bey, Salih'in bu sualine, biraz düşündükten sonra:
--Salih seni yaver yapacağım ve yanımdan ayırmayacağım.-- cevabını verince,
Nuri Bey yine dayanamamış, tekrar atılarak:
--Allahını seversen sen ne olacaksın ki hepimize şimdiden böyle birtakım
mansıplar veriyorsun?-- demiş.
Mustafa Kemal, Nuri Bey'in sorduğu bu suale gülerek:
--Bu memuriyetleri, bu mansıpları veren ne olursa işte ben o olacağım-- diye
cevap vermiş-- (Afetinan, bu konuşmanın 1908 yılında Selanik Askeri kulübünde
geçmiş olduğunu söylüyor (Afetinan, 1968:77).) (Kılıç Ali, 1955-a:32-33).
Gerçekten son derece şaşırtıcı bir biçimde geleceği yansıtan bu konuşma
aslında gerek toplumbilimsel, gerekse psikolojik bakımdan hiç de olağan dışı
değildir. O dönemde Osmanlı İmparatorluğu'nun bir çöküş ve bu çöküşe bağlı
olarak bir arayış içinde olduğu hemen anımsanmalıdır. Ayrıca, yine iki önemli
öge bu çöküşün ve yılların getirdiği arayışın şiddetini iyice arttırmıştır:
Birinci öge, İmparatorluğun Birinci Dünya Savaşı'na girmiş olması ve bu
durumun yeni çözümleri hem daha olanaklı, hem de daha gerekli duruma getirmiş
bulunmasıdır. İkinci öge ise, Batılaşma eylem ve düşüncelerinin özellikle
Batı etkilerine ve bu tür düşüncelere açık olan orduda ve ordunun çekirdeği
olan Harbiye'de etkin bulunmasıdır. Bütün bu etkenler sonunda, her Harbiye
öğrencisi, kendini bir kurtarıcı gibi algılıyordu. Örneğin, gerilla savaşına
hazırlık bölümünde aktardığım öykü, bu eğilimin hocalar arasında bile egemen
olduğunu gösterir.
  Alıntı ile Cevapla