Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10-02-2007, 11:53   #240
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Anafartalar kahramanlığı hiç kuşkusuz, onun genel askerlik yeteneklerine
bağlı olduğu kadar, yaptığı ön hazırlıkların da bir sonucuydu. Daha önce
Gelibolu yarımadasının savunmasına çalışmış olması, ona mutlaka çok zaman
kazandırmış ve kendine güvenini pekiştirmişti. İlerde değineceğim Anafartalar
savaşı sırasındaki komutanlığı ile ilgili beklentisi ve isteği hiç kuşkusuz,
bu tür hazırlıklarına ve bu hazırlıkların ona verdiği kendine güvene bağlıydı.
Toplumsal Devrimlere Hazırlık
Batı'dan aktarılan Fransız Devrimi düşünceleriyle beslenen ve devrim
eylemiyle yoğrulan bir kurumdan, Harbiye'den, mezun olduktan ve başarılı
komutanlığını gerçek savaş alanlarında kanıtladıktan sonra Mustafa Kemal
Atatürk'ün liderlik özlemleri daha bir gerçeklik kazanır. O, artık yalnız
Abdülhamit'e karşı özgürlükçülük ve devrimcilik düşüncelerini Fransız Devrimi
modeline göre biçimlendirmiş romantik bir prototip Harbiye mezunu değil,
başarısı hem savaş, hem siyaset alanlarında kanıtlanmış biridir. Fakat,
siyaset onu geri plana itmiş, savaş alanlarındaki başarı ise, henüz göz
kamaştırıcı boyutlara erişmemiştir. Anafartalar kahramanlığına daha birkaç
sene vardır. İttihat ve Terakki içinde sürekli olarak Enver Paşa ile
çatışmaktadır. İşte bu hava içinde tasfiyesi düşünülürken, yakın dostu Fethi
Bey imdada yetişir. Fethi Bey o sırada Bulgaristan'da Büyükelçidir ve İttihat
ve Terakki'nin egemen çevrelerinde sözü geçer. Mustafa Kemal'in kendi yanına
verilmesini ister. Böylece Atatürk, Sofya'ya Ataşemiliter olarak atanır. Bu,
onun, Batı uygarlığı ile ilk somut temasıdır. Örneğin, burada gördüğü
operadan ve Bulgarların başarısından çok etkilenir. Toplum ile sanat
ilişkileri üzerinde düşünmeye başlar (Paruşev, 1971:78-81) . Nitekim, 1930
yılında 11 Nisan Cuma akşamı Türk Ocağı Tiyatrosu'nun açılışından sonra
Muhsin Ertuğrul'a: --Siz, benim ta ataşemiliterlik çağımdan beri, memleketimde
görmeyi candan özlediğim bir hayali gerçekleştirdiniz.-- demiştir
(Arıburnu, 1976:224).
  Alıntı ile Cevapla