--Hacı Adil denen Vali Dimetoka'da biz, onu karşılamaya geldiğimiz vakit,
arabasına Fethi Bey'i almalıydı. Siz nihayet bir gazete muhabiriydiniz...--
dedi. Şaşakaldım.-- (Atay, 1969:326).
Aslında bu öyküde Atatürk'ün --yönlendirmesi-- oldukça düşüktür. Fakat yine
de kendisi ile ilk kez karşılaşan ve İstanbul'dan gelen bir gazeteciyi
etkileme fırsatını hemencecik ve çok etkili bir biçimde kullandığı açıkça
görülmektedir. Nitekim, Falih Rıfkı'nın bundan çok etkilendiği ve bu etkinin
yıllarca sürdüğü; kitabının birçok yerinde aynı öyküyü yinelemesinden
bellidir.
Kehanetlerin Not Ettirilmesi
Atatürk'ün uzun dönemli --kehanet--lerini özenle not ettirdiği iyi bilinen
gerçekler arasındadır. Bunun en güzel örneklerinden biri, Mazhar Müfit
Kansu'ya not ettirdiği düşünceleridir. Bunun kadar iyi bilinmeyen, Atatürk'ün
bunları nasıl değerlendirdiği ve kendi karizmasını üretmekte ne denli bilinçli
kullandığıdır. Mazhar Müfit'in ağzından önce öngörüsünün ve planlılığının
kanıtını dinleyelim. Kansu'nun aktardığı konuşma, Erzurum Kongresi'nin
bittiği gece geçer. Mustafa Kemal, Süreyya Bey (Yiğit) ile otururken,
çağırttığı Mazhar Müfit'le de dertleşmesini sürdürür ve bir süre sonra
aralarında şu konuşma geçer:
--Mazhar, not defterin yanında mı?..-- diye sordu.
--Hayır Paşam...-- dedim.
--Zahmet olacak ama, bir merdiveni inip çıkacaksın. Al gel! -- dedi. |