| 
 Dikkat edilirse, karizmatik niteliklerini özellikle yazarlara, ya da nottutanlara ve yabancı devlet adamlarına karşı özenle sunar. Hiç kuşkusuz bu
 tutum, onun gününe ve toplumuna olduğu kadar, uluslararası ilişkilerde
 ülkesine ve tarihe karşı olan sorumluluğunu belirtir.
 :::::::::::::::::::
 3) Karizmasını Ulusa Mal Etmesi
 Mustafa Kemal Atatürk'ün kendi karizması konusundaki tutumu çok ilginçtir.
 İlk olarak, önceki bölümde gösterdiğim gibi, hiç kuşkusuz bu karizmayı yalnız
 eylemleri ve başarılarıyla değil, kendi özenli çabalarıyla da üretmiş ve
 canlı tutmuştur. Bu tutumu içindeki en önemli öge, her şeyden önce, kendine
 olan güveninde yatar. Bu güvenin ardında da, kişisel yeteneklerini pekiştiren
 ve bu yeteneklerin kullanılabileceği toplumsal ortamın ona sağladığı eylemini
 gerçekleştirme olanağını işlevsel duruma getiren, uzun bir hazırlık dönemi
 vardır.
 Mustafa Kemal'in içinde bulunduğu koşulları, kendi yetenekleri açısından
 çok gerçekçi değerlendirdiğini görüyoruz. Koşullar uygun olduğu anda hiç
 duraksamadan, liderliğini ortaya koyabilmekte, gerçek bir liderden beklenen
 girişkenliği ele alabilmektedir. Kendisinin bizzat anlattığı şu olay,
 liderliğinin en önemli özelliklerinden olan cesaretinin ve girişkenliğinin
 tipik bir örneğidir:
 --Arıburnu kumandanıydım. İngilizler, Anafartalar'a çıkmıştı. Vaziyet
 buhranlı ve çok tehlikeliydi. Başkumandan Vekili Enver Paşa'ya kadar doğrudan
 doğruya müracaat mecburiyetinde kaldım. Şafi cevap gelmedi. Karargahı
 Yalova'da bulunan ordu kumandanı Leyman Fon Sanders Paşa telefonla beni aradı,
 mükalememizde delalet eden, yine Erkanıharbiye Reisi Kazım Bey'di, sorduğu
 sual şuydu:
 |