--Gülcemal vapurunda verilen ilk deniz balosunda Gazi hiç fasıla vermeksizin
bir saat onbeş dakika muhtelif bayanlarla dans etmek suretiyle o günün
mukavemet rekorunu kırmıştı.-- (Banoğlu, 1954-b:79). Toplumsal ilişkilerde
liderlik, onun devrim strateji ve taktiği içinde önemli bir yere sahipti.
Hatta evlenmesi bile bu nedene bağlanabilir: Kadına toplumda layık olduğu
yeri vermek, ulusal liderliğini bir kadınla paylaşarak, Batı türü toplum
yaratırken, cinsler arası eşitliği de sağlamak (Ergin, 1978:31-33).
Lider, Genel Olarak Bir Üyeyi Öteki Üyelerin Yanında Suçlamamalı, ya da
Övmemelidir. Çünkü, Bu Yolla Grubun İç Dengesi Bozulabilir.
İşte Atatürk'ün açık ve seçik, hiç uymadığı, hatta tam tersine davrandığı
bir toplumsal-duygusal liderlik ilkesidir bu. Aslında, Homans'ın belirlediği
toparlayıcı ve grubun bütünlüğünü sürdürücü ilkelerle Mustafa Kemal Atatürk'ün
eylemi arasındaki fark, bu ilkenin çözümlenmesinde bütün çıplaklığıyla ortaya
çıkmaktadır: Homans'ın saptadığı ilkeler, --genel doğrular--dır. Bir başka
deyişle, küçük grup dinamiğinin evrensel kurallarını belirtir. Oysa, Atatürk,
olağanüstü bir eylemin olağanüstü bir lideridir. Bu yüzden, insanları
yönlendirmek açısından ne denli yetenekli olursa olsun, kurallarını kendi
koyan bir liderin tutum ve davranışı içindedir. Buraya dek incelenen ilkeler,
hep onun işine geldiği için ve işine geldiği biçimde uygulanmıştır. Mustafa
Kemal'in uygulaması ile sosyal-psikolojik ilkelerin çakışması, onun liderlik
yetenekleri yoluyla, eylem içinde el yordamıyla bulduğu taktiklerin
gerçekçiliğinden doğar. İşte aynı gerçekçilik, devrimci bir lidere, yakın
çevresine (genel olarak) boyun eğmek yerine, ona egemen olmak seçeneğini
sunmuştur. --Genel olarak-- diye ayraç içinde belirttim, çünkü, Menemen
olayında olduğu gibi, kimi olaylarda, özellikle Reisicumhur olduktan sonra,
yakın çevresine boyun eğdiği de çok görülür. Yine de, özellikle insan sınama
yeri olan --sofra--da özellikle belli düşünceleri ve eylemleri topluma şırınga
etmeye hazırlanırken tümüyle devrimci bir liderdir. Tüm kişileri kendi
eyleminde sınayan ve kullanmaya hazırlanan bir devrimci lider. Bu nedenle de
yukarıdaki ilkenin tam tersini hemen hemen bütün yaşamı boyunca uygulamıştır.
Çünkü amaç, kendi ezici gücünü de ortaya koyarak, yani insanları övüp
yücelterek, ya da yerip eleştirerek --devrimci uygulamaları-- pekiştirmektir.
Bu amaç, O'nun için o denli önemlidir ki, daha önce aktardığım Mektupçu Osman
Ergin olayında olduğu gibi, sırf çevresine gösteri olsun diye, aslında
beğendiği bir kişiyi bile sofrasından kovabilmekte, böylece örneğin, yazı
devriminin önemini belirtmektedir. |