Seyahatte refikasının meziyetlerini meydana çıkaracak fırsatlar zuhurundan
çok memnun kaldığına müteaddit kereler şahit olmuştuk. Herhangi bir vesile
ile mesela, --Bayron'dan bir şiir okusana Latife, manasını anlamıyoruz ama,
ahengi hoşa gidiyor-- der ve tannan bir sesle ezbere okunan şiirden sonra
ilave eder: --Bir de Hügo'dan oku da, bari manasını da anlayalım.-- Bir
gazinoda Yunan esirleriyle konuşmasına dahi refikası tercümanlık yapınca:
--Bizim hanım nasılmış?-- der gibi gözlerinin öğünüşlü ışıklarıyla bize
bakmıştı!
Benim şimdi mülakat hakkındaki arzuma da derhal müspet cevap verdi: --Ben
razıyım, eğer kendisi de razı ise...-- Latife Hanım: --Şimdiye kadar-- diyor,
--hiçbir gazeteciye mülakat vermedim, fakat...-- Nazikane bir cemile yaparak:
--Fakat İsmail Habib başka.-- Mülakatın zamanı da takarrür etti. Ankara'ya,
döndükten iki gün sonra Çankaya Köşkü'nde çaya davet edileceğim. --Hem çay
içer, hem konuşuruz-- diyor ve ilave ediyor : --Siz ayrıca zahmet etmeyin, ben
size otomobil de gönderirim.--
Hakikaten Ankara'ya geldiğimizin ikinci günü ve ikindi üstüydü, ben
Meclisteydim, bir iki saat evvel, küçük mesaj odasında Gazi'ye nutuklarından
birini okumuştum. Koridorda dolaşırken şoför yanıma geldi, bir gün evvel de
Çankaya'ya götürdüğü için beni tanıyor: --Buyrun, Hanımefendi otomobili
gönderdi.-- --Peki, geliyorum.-- Gazi'den tekrar izin istemeye hacet yoktur,
izin dört beş gün evvel Konya'dayken verilmişti. Öyleyken madem ki şimdi
buradadır , kendisine ihtiyaten haber vereyim dedim. İyi ki haber vermişim,
iyi ki... |