Mustafa Kemal, Ordunun Siyasete Karışmasına Karşıydı
Mustafa Kemal'in İttihatçılar'a katılmasıyla, lider kadro ile arasındaki
çekişme de başlamıştı. Mustafa Kemal, iki açıdan İttihatçı liderlere ters
düşüyordu. Birinci olarak, İmparatorluğu Türklerin bulunduğu sınırlara çekmek,
bu sınırları savunmak düşüncesindeydi. İkinci olarak da, ordunun siyasete
karışmasını istemiyordu. Çünkü, bu yolla, siyasetin bağımsızlığına gölge
düşeceğini, ordunun ise siyasal bölünmeler karşısında bu bölünmelerden
etkilenerek güçsüzleşeceğini düşünüyordu.
Bütün bunlara ek olarak da, örgütün yönetimi kendi elinde değildi. Her şey
bir yana, Mustafa Kemal'in denetimini elinde tutmadığı bir örgütte, uyum
sağlaması çok zordu. Ayrıca, bir de gerek strateji, gerekse taktik olarak
önemli ayrılıklar vardı İttihatçılarla kendisi arasında.
İttihatçıların bir bölümünün dağa çekilmesi, Saray adına yollanan
komutanların öldürülmesi sonunda, İkinci Meşrutiyet ilan edildikten sonra
İttihatçılarla Mustafa Kemal arasındaki liderlik sürtüşmesi ve görüş
ayrılıkları daha büyüdü. Çünkü artık, --örgüt-- yönetimi ele geçirmişti! Bunun
gerekleri yerine getirilmeli, devrimin gerekleri yapılmalıydı. Oysa yapılacak
işler konusunda da, bunları kimlerin yapacağı hakkında da görüş ayrılıkları
büyüktü. Mustafa Kemal, --örgüt--ün asker denetiminden arındırılmasından
yanaydı. Çünkü, asker denetimi sürdüğü sürece, --örgüt--ün yeterince özgür bir
karar mekanizmasını çalıştıramayacağını biliyordu. Üstelik, kendisi asker
olarak henüz çok küçük bir rütbedeydi. Bir ordu denetimi olayında, kendisinin
sözünün geçmesi olanaksızdı. |