Bu ilişkiler; Mustafa Kemal Atatürk'e göre, kendisi mandaya karşı olduğu
için, mandacı olanların onun başkan olmasını istememeleri biçimindeydi. Bekir
Sami'nin evinde yapılan ünlü toplantıda, kendisinin başkan olmaması yolunda
alınan kararı bütünüyle böyle yorumlamaktadır Mustafa Kemal Paşa.
Oysa, bütün kaynakların bize öğrettiğine göre, Mustafa Kemal Paşa ile
çevresindeki bazı kimselerin sorunu, temeli kişilik çatışmasına kadar inen
bir yöntem ve anlayış uzlaşmazlığıydı. Kişisel olarak Mustafa Kemal'in güçlü
kişiliğine, yöntemsel olarak da, ödün vermez tepeden inmeci laik
devrimciliğine ayak uyduramıyorlardı.
Aslında aşağıdaki satırlar, durumu oldukça güzel yansıtır:
Atatürk'ün, Söylev'deki anlatışıyla, --Milli Mücadele'ye beraber başlayan
yolculardan bazıları... Kendi fikriyat ve ruhiyatının ihatası hududu
bittikçe... Mukavemet ve muhalefete geçiyordu.--
Atatürk, o yolcuları, yüreğinde büyük kırgınlık da duymaksızın aşıp veya
etkisiz duruma getirip yoluna devam ediyordu. Çünkü, --milletin vicdanında ve
istikbalinde-- sezdiği büyük gelişme eğilimini, kendi vicdanında --bir milli
sır-- gibi taşıyarak, adım adım gerçekleştirmekle yükümlü sayıyordu
kendini.-- (Ecevit, 1977). |