Üstelik, Mustafa Kemal bu uygulamaya zorlanıyordu da. Bir başka deyişle,
gerek dayandığı büyük gruplar, gerekse küçük --temsili-- gruplar özellikle
bunalım anlarında kendisinin kayıtsız koşulsuz sorumluluk yüklenmesini
istiyorlardı. Bunun altında, hiç kuşkusuz, onun bütün çevresini aşan
devrimcilik nitelikleri yatıyordu. Bir başka neden de, lidere duyulan güven
duygusu kadar zor durumlarda liderin de zorlanacağını ve belki de
yıpranacağını umut edenlerin varlığından geliyordu. Çünkü, ona inananlar
kadar, inanmayanlar da Türkiye Büyük Millet Meclisi içinde etkin
gözüküyorlardı.
Nedenleri çeşitli olmakla ve kimi zaman da çelişik amaçlardan kaynaklanmakla
birlikte, Mustafa Kemal'i --Tek Adam--lığa zorlayan durumların ve kişilerin
sürekli gündemde bulunduğu bir gerçektir. İşin ilginç yanı, Mustafa Kemal'in
bu önerileri değerlendirmekteki ustalığıdır. Gerek zamanlamayı, gerekse
koşulların olgunlaşmasını hiç gözardı etmemiş, uygun zaman geldiğinde hemen
kendi ilkelerine göre eyleme geçmiştir. Bunun en güzel bir örneklerinden biri,
başkomutanlık sorunudur.
Meclisteki uzun tartışmalardan sonra Mustafa Kemal'in başkomutanlığı kabul
edip etmemesi, sanki savaşın, yazgısını önemli bir biçimde etkileyecek bir
öge olarak belirmişti. Hiç kuşkusuz, bu sonucun ortaya çıkmasında Mustafa
Kemal'in önceleri sessiz kalarak, olayların gelişmesini beklemesi de etkin
olmuştu. Aslında, orduları zaten güvendiği arkadaşları aracılığıyla yönettiği
için, başkomutanlığı hukuken de yüklenmesi, durumu çok değiştirmeyecekti.
Bunu bilen Mustafa Kemal, hem Meclis içinde ve dışında oynanan oyunları
bozmak, hem de ülkenin genel durumu çerçevesinde ciddi önlemler almak için,
başkomutanlığı özel koşullarla kabul edeceğini bildirdi. 4 Ağustos 1921
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına şöyle bir önerge verdi:
--Meclis azayı kiramının umumi surette tezahür eden arzu ve talebi üzerine,
Başkumandanlığı kabul ediyorum. Bu vazifeyi; şahsen deruhte etmekten tahassül
edecek fevaidi, azami süratle istihsal edebilmek ve ordunun maddi ve manevi
kuvvetini azami süratte tezyit ve ikmal ve sevki idaresini bir kat daha
tarsin için, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin haiz olduğu salahiyeti, fiilen
istimal etmek şartıyla deruhte ediyorum. Müddeti ömrümde, hakimiyeti
milliyenin en sadık bir hadimi olduğumu nazarı millete bir defa daha teyid
için bu salahiyetin üç ay gibi kısa bir müddetle takyid edilmesini ayrıca
talep ederim.-- -- (Atatürk, tarihsiz: 611). |