Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10-02-2007, 14:36   #405
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

İdeoloji Taşıyıcısı Olarak Cumhuriyet Halk Partisi
Mustafa Kemal Paşa'nın aklında yeni devlet altında oluşturulacak yeni
toplumun çağdaş ilkeleri hazırdı. Sorun, bu ilkelerin açıkça
biçimlendirilmesi ve topluma aktarılmasıydı. Bu, aslında üç aşamalı bir süreç
olarak düşünülmüştü. Birinci aşamada, ilkeler tartışılacak ve iyice
biçimlendirilecekti. Bu aşama, parti örgütü içinde oluşacaktı. İkinci aşama,
parti örgütü içinde oluşturulan ilkelerin, parti grubu yoluyla, Meclis'e
aktarılmasıydı. Üçüncü aşama ise, Meclis'te gerekli işlemler yapıldıktan
örneğin yasal yaptırımlarla desteklendikten sonra, bu ilkelerin halka ve
topluma mal edilmesiydi.
Burada ilginç olan bir nokta, Mustafa Kemal Atatürk'ün sürekli olarak
Cumhuriyet Halk Partisi örgütünden ileride gözükmesidir. Örneğin 1927 yılında
yapılan CHP'nin ilk Kurultayında ( Bu kurultay aslında ilktir, fakat Atatürk
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin kurulduğu Sivas Kongresi'nin
ilk CHP kurultayı sayıldığını belirtmiş ve böylece, --örgüt-- içindeki
sürekliliği vurgulamıştır. Bu nedenle de 1927'de yapılan ilk Kurultay'a
resmen İkinci Kurultay denmiş ve ondan sonraki sıralamalar da buna göre
yapılmıştır.) kabul edilen tüzük, yalnız Cumhuriyetçilik, Halkçılık ve
Milliyetçilik'ten söz ettiği halde, Atatürk'ün yayımladığı --Umumi Riyaset
Beyannamesi--nde laiklik açıkça yer almıştı (CHP, 1929; CHP, 1927) .
Böylece kimi zaman ideoloji oluşturulması işlevinde, CHP geride kalmış,
onun yerine tarihsel kişiliğinden aldığı güçle, doğrudan doğruya, Atatürk
geçmiştir. İlginç olan nokta, --ideoloji-- oluşturma işi sırasında, Mustafa
Kemal Atatürk'ün kullandığı yol ve ünvan Cumhurbaşkanlığı değil, Parti Genel
Başkanlığı'dır. Bu yöntemle gücünü, partinin temsil ettiği halktan aldığını
vurgulamak istemektedir.
  Alıntı ile Cevapla